Görmek istediğin belki
Görmek istediğin belki...
Öteler... Bir su sesinin içe meramını, Bir yağmur damlasının sendeki meşakkatli göçünü, Ya da, Bir kar tanesinin, Düşerken ki, Yüreğine ektiği hüznü. Belki de, Sessizce bırakıp kendini yapraklar misal, Rabbe tevbe tevbe çırpınışlarını... Ve, Bir kuytuda, Gözyaşlarına tutunan kıvranışlarını... Görmek istediğin belki, Yangın yangın, Yakarışlarını... Oysa, Dilemmaya kalır nedense hep, Çığlıklara tutunan düşünceler... Firakların ansız acımasızlığında, Kör sapalara kalışlarda, İkiyüzlü merhametlerin zalim kıskacında, Dilemmaya kalır hep... İyi niyetli, Şuursuz yalpalayışlar. Bilmediğin ürkütücü sessizliklerde, Yapayalnız kaldığını sandığın, Viran kimsesizliklerde, Ve o tüm ihtişamıyla, Sırlı mı sırlı lahutiliklerde, İmdat nidalarına açar gizliden kapılarını, Gece... Görmek istediğin belki, Köhnemiş mısralarını... Dua dua... Hece hece... Bir dua kadar, Uzanışını bekler vuslata, Ellerin... Bir iltica bekler yürekten Rabbe, Ve, Bekler sabahlara kadar, Gece, Bekler çerağlar sönünceye kadar, Öylece... Görmek istediğin belki... Öteler... Ama kimsesizliklerde, Ve, Ümitle, Sessizce... |
Bak, sözcükler şiire su gibi dökülüvermiş.
Dua değil mi ki insanı rahatlatan. Mükâfatı da yakındır.
Saygıyla selamlar