Kamerağlamalı muhakkak çıktığımız gecelerin sükut-u tenhasına sessiz semâ.. uzattığında kollarını boşluğa sesinde birşey var biliyorum nazarına yollar titrer pırıl pırıl damlalar dalgın bütün zulmetler.. bir kulaç sen bir kulaç ben çevir başını gülen karanlığa gözleri sisli çehre adımın harfleriyle dolaşır yeryüzünü zemininde uyuyanlar elbet bilir o kızıl dalgalı çölün makberini ışık gölgeli tanelerin müebbet rengi nehirleşen sarı dumanıyla dağılır göğün dalından yanar gizli sihir titrer kasidesinde yaprak ervah’a inen ağaç dudaklarında gümüş fısıltılar gözlerimin yüreği dem çeşmesi susuzluğun köklerine değişen mevsimler ölür gibi uyanmanın yetimliğine açılan kapılar.. elbet erir kar yalnızlığımda kitaplar ve İnsanlar.. -ne kadar ıslansam o kadar iyi yağmurun zikrinde ısrarlı kader- sabrın koyaklarında cilveleşen çiçekler gamzelerken yüzümü alnına eteğimde dansa kalkan kuşlar aydınlığın yaşına yeniden doğar derinliğin aynasına öyle haz aşk. gecede iyi görünen kamer gözlerimin içinde ne var biliyorum yüreğimin bakışında seyre dalan kızıl dökümlü lisan Ve güneşin yalnayak çocukları ...... |
Güzel yürekli kardeşime gönülden tebrikler. Gül yüreğinize sevgilerimle...