AHLAT AĞACI
Ayakta kış uykusu ömürden sayılır mı?
Güzel günlere muhtaç, tomurcukları vardı. Gonca güllerden önce İlkbahar güneşinin büyüsüyle uyanır Beyaz tüller içinde ahenkle salınırdı. Emsalleri kalmamış, çoktan beri yalnızdı Tabiat canlanırken, kütükler konuşmazdı. Yaşama hevesiyle Kuşlar yuvalanırken yeşeren dallarına Çocuklar şarkı söyler, salıncaklar kurardı. Saatler dursa bile, dakikalar işlerdi Ab-ı hayat içinde, ne varsa değişirdi. Arazi çölleşirken Gelen-geçen yolcular gölgesine sığınır Cepheden, profilden şirin pozlar verirdi. Ahlat bu, çalı değil, bozkırın hünkarıydı Ahalinin gönlünde, başka bir yeri vardı. Sancılar depreşince Besmele çekilerek, ahenkle ırgalanır Şifalı yemişleri, özenle toplanırdı. Etrafı seyre dalar, insandan ürperirdi. Vefasız karakterler. lütfuyla yetinir mi? Dağlardan pus çökünce İnsafsız darbelerle, küstahça parçalanmış Enfes fotoğraflarla öykülerde kalmıştı. Ömer ÇELİK 18/10/2021 |
Alev alev bakır kızılı ağaçlar
Çimen rengini unutmuş tunç ovalar
Suların boz bulanık demirden yüzü...
Ne kaldı geriye?
Kala kala bir biz mi kaldık?
Bir biz mi etten ve kemikten?..
Ayni duygularla yazdığım ''Maden Yüklü Barınak'' şiirimden bir alıntıyla eşlik etmek istedim bu toplumsal içerikli dizelerinize.
Duyarlı çok güzel bir yüreğin sesiydi.
Tebrikler kaleminize. Sonsuz saygılar...