hoşça kalın
hoşça kalın benim dağlarım, ovalarım,bozkırlarım
hoşça kalın barağım, bozlağım, hoyratım diyarlar gezen lalelerim,güllerim. dört mevsimin yaşandığı cennet yurdum. yoklukların koynuna mahkum edildiğim yerlere gidiyorum. karanfillerin solmadığı ana ocağım. zeytin dallarının kırılmadığı uzaklara gidiyorum. gök yarılıyordu sanki bulutlar titreşirken her yerde aynı ses yankılanıyordu. şimşekler çakıyordu üst üste. günahın koynunda yatanlar uyanıyordu uykudan. sallanıyordu her yer her şey sallanıyordu. bulutlar ağlarken toprak sevişiyordu sevgiliyle. ya denizler nasıl şimdi kim bilir ne olur Allah’ım çıldırıp kabarmasınlar. sükut Allah’ım ne olur sükut. çocuklu annelerin fısıldadığı ninniler gibi olsun. çok uzaklarda canım yanıyor. sürgün edilen bedenim yumuşak dalgalara bile direnemezken. ne olur duamda ki dileğim ol. bir kezde benim için ağla gökyüzü. sessiz ve sakin. ne olur gitme, daha çok erken. bilirsin zordur senden ayrılmak. ayrılıyorum işte, sol yanımdaki o derin acıyla. diner mi göğsümdeki bu sancı bilmem. hoşça kalın doğduğum yerler karanlık gecelerin sürmeli gözlü insanları azgın fırat, mahzun barak hoşça kalın. suya hasret topraklar yağmur duasına çıkan insanlar kırılmış zeytin dalları hoşça kalın. vedası zordur sana olan duygularımın her anısında tekrarını yaşadığım o yerler. her ilmeğinde seni gördüm her renginde sen vardın kerpiç duvardaki sıvalarda hala izlerin var. her bakışta yeniden yaşıyorum o anları. kuzuların sessizliğinde büyüyordu bulutlar. gökyüzü karardıkça boğuluyordum sanki şimşekler çakana kadar derindi sessizlik gökyüzü ağlarken toprağın sevinç gözyaşlarına karışıyordu öpüşüyordu yerle gök. uzaklara bakıp seni düşlerdim. mavi gökyüzünde dolaşan beyaz bir kuş gibi. nereden baksam seni görüyordum ruh halim hep böyleydi. bazen sevecen dim bazense haddinden fazla öfkeli. öylece akıp giden fırat hoşça kal. bazen dokunulacak kadar yakın sevilmek içinse hala sabırsız görünüyordun karanfil çiçeği gibi güzeldin. gelincik kadar narin yanaklarım ıslanırken gözyaşlarıyla kendime geliyordum. kaybolup giden, biten bir rüya gibisin. kaderin çizdiği o çizgide yürüyorum. keder devam ederken. veda ediyordum hoşça kalın diye haykırıyordum. seni seviyorum doğduğum yer. anayurdum vatanım. uzanan zeytin dalım hoşça kal. pembeleşmiş fıstık ağaçları yeşile boyanmış barak hoşça kalın. Mehmet Demir 24.04.2021 Gaziantep |