Gün/eşimaktı içime bulutların rüzgârlı dalından Tesbihli yıldızlar... Ey göğün kanatlı parmakları Ey geceye bestelenen sessizlik delice koşan gövdene yaslanırken gün kızıl rengiyle perdeyi vuran kuşların kıyısına durdu sesimin yokuşu ıslak bir yılgının hırıltılı zerresinde güneşin sancılı gözlerini dinliyorum.. durdum yanağımda ateş çiçekleri dizlerimde yeniden doğuşun tohumu yolculuğun son durağı.. Ki,toplasam bütün gölgeleri önüme yoksul bir göç ağlaşır uçurum soluğuna sessizliğin sesiyle toprağa uzanan yağmur saçlarıyla öpüyorum yüzümün kardan benini avuçlarıma uyanan yaşamın çukuruna portakal döken ağaçlar öylesine sıcak öylesine lâl çığlık yaprakların karanlık yağan sularıyla düşleri biçiyorum yalnızlığın dili kuruyunca değişiyor rengi sisin.. ağzımda aydınlık yumağı sarının seninleyim sen, rüzgârı sırtında yürüyen dağım ölümün bağrında yanık ninnilerle ciğeri yanan karıncaya yol veren ay ışığına gül kokan baharım gözlerimin ferinde nar kavrukluğu ve içinde koşup duran çocuğun gece ırmaklı ney’i Can suyum.. heceli sevincin kuytu kasabasında en yeşil uykuyla kımıldayan perdem dünyam turunç kokulu kızıl bir çember dumanında bulutlu rüzgarlar ve sonsuz yıldızlar güneşim benim Ey gece Ey göğün kanatlı parmakları dudağında sürmeli soluk bitti bir kitap daha devşirirken gün kendini buğdayın yakasına ..... |
Ay dolandı yıl geçti.
Söz söylendi, gönül aynasından.
İkilik masalın yasından.
İkilik dedik fakat tek birlik.
Ebedi alemden derli sayfadan.
Eyvallah, çok saygımla.