ve sonra..ve sonra’nın erken gecikenleri kırılırken düş uykularının toprağında aynada diri bir ölüydü gece ağaçlarsa o kadar yüce.. dili çözülen kara’nın unutkan sözleri şaşkın bulut telaşındayken sanki yüzümde ahreti başkacaların.. nereye gidiyor iz gölgelerde dolu rüzğarın sel uğultusu.. ruhumda sis incinmişliği umursamaz tavır sakın ağlamasın çocuklar bazen onarılmaz sular erkence vurulur gün üşür karanlığa yolculuğunda turuncu mevsimler olduğum yere kıvranır eskiler kumru gözlerle birşeyler anlatırken yanımdan geçen deli yaşama toy parçalar ekler an belki bir portakal omuz yorğunluğunda yurdunu terkeder belki aşk iklimidir bu uyandırır derinliği.. uçurumun sıcak odalarında aynı çölün haritası içimin kıyametinde şaraplaşan üzümler aynı rengin ışığı -susup dinlemeliyim- yaşımın duvarda asılı kervanı uğramazken kimselere geri sayarım bakmaların vaktini ki, ne zaman yalnız kaldım bilmiyorum gürültülü yağmur yağıyor yüzümde kuşlar gök uçması düşündükçe eski bir sözlüğü usulca noksanlaşıyor şiir birbirine uzanamayan bir şeyler ben kapıyı zorladığımda... .... |
ihramdan sıyrılırken
layıkıyla bile üzülemedik
gölgemiz kadar yalnızız..