Bazı geceler uzun sürergecenin çengi gözlerine günah efsunlu ayazla azaltırken kızgın kumları yürür kızılın avuçlarına yeniden doğmalar har uçurumun salkım kanatlarında erkenci yokuşlar güler mi çatılara güneşi.. kırılgan ateşin yüzünü suya eğen kelimeler ruhun göçebe çadırlarıyla nehirler ürkütür sustuklarıma sonra öğütler biçilir yalnız bir varlığın mum tepelerine.. o tepeler ki uçurtmalı sayıklar çocukları küllenmiş masalların ten rengine. siyahımsı dağdan çağ çöker şu çığ zamanların kıstırıldığı ninnilere.. ya da öyle gelir bana en olmadık yere yelpazesi açılırken derin suların.. Kuş lekeli dorukların sabahına ayna tutar rüzgar bazı geceler uzun sürer yanık fısıltılara uzaklığı yıldızlar yalnızlık. yıldızlar parlar/ ay geçer/ ve bazı mevsimler kollarıma taşar/ büklüm büklüm yazgı bulut kalınlığınca yüzüme b/akar yağmurla birlikte içimin karanlığına herkes susar.. aklım almaz azalarak çoğalmışlığın birkaç kişiliğini. yarınlar yeni baharlar doğursa çıksa sokaklara nil sessizliğinde yollar dirilir gemiler.. ki, bazı geceler uzun sürer kaybolur gölgeler içinde mürekkep iyi kullanılan satırlarla dönen kilit.. ... |
insan içindeki taşları en çok
karanlık çöktüğünde
oynatır.