Bağruhun ikindisi dağ köklerinin serin suları terletir duru gecenin avuçlarını kuşlar ve düşler soluğumun dik basamağı Fırat akar,mor ışıklı ağu aynı çukura.. incir kokulu yalnızlığın buğu gölgesi suskun sevinç. özenle saklar duvarları dağılmış kâğıtlarda. saklı bir ak’ın kalıbında ki kederleri ve kıraçları muhtaçlığın. yüreğim öyle derviş kırlangıcı kıvrım kıvrım.. ebruli ezginin dolunay tohumu yakası şehrin kızıl ayetli sabah senin için görüyorum göğü rüzgarda üşüyen ellerimi damlayan güz’ü biraz da okuduğum kitapları ki solmuş yapraklarında ayva atlas yıldızın içerideki maviliği hatm edelim ağaç gövdesini suyun hürmetine şarkılar söyleyen dal ırgalığınca nal basıyorum. ağzımda hiç söylenmemiş sözlerin nar’ı solugundan içeri.. güneşin yüreğine hasreti geceden çarpar yeşili doğarım rüzgar uçusu kuş’un kanatlarına ... |
Çok şeyler söyledi...
Su aktı...
Ses yitti...
Sevinçler bir an'dı...
Bir an bir hayattı...
Çok saygımla.