AbgunDil sarılı akşam gölgeli kuytuların göğsünde hüzün rüzgar’ı... Duymadın mı Zeytin saçlarıyla okşar yıldız başlarını Çınarlı kıpırtı karanlık boşluğu toprağın soluğuma uğuldayan ağırlığında rüzgar aynı utanan yağmurun çiçeğini kıvırırken iki dağ mum salyası akar geceden konuş abgun Kızıl düşlerin atında yol kenarları sızlayan taşın simsiyahında penceredeki bahar kuşlar uçtukça tenimden beş dilimli ay parçalanır ellerine masal perisi saklanırken kaç dile çoğalır kımıldanan uykuyu Yakına gel boşluğun tohum kucağına yer/yüzün’ü gezdiriyorum Dil akşam hüznüne kandil açtıgında gül’e harmanlı mevsimin ışığında tasasız ölüm Öyle çöl ve kuytu suyunda ayaz içerken varla yok arası sıkışmışlığın ötekisidir aynayla kendime başlayan zaman.. ... |