Yaşanmış anılar 3
Şiir değiştirmişti büsbütün beni
en kalabalık ortamlarda bile yalnızlığı yaşarken ben yazarken doğuyor,buluyordum kendimi hiç tatmadığım sevdaları yaşamadığım halleri yaşıyordum şiirle esiri olmuştum şiirin ve hapsediyordum kendimi beyaz sayfalara yazılmış kavuşulması imkansız aşkların en güzeline aşkların en yücesine. Sonra tekrar gömülüyordum karanlığa demir kapı kör duvarlar ardına istemiye,istemiye zoraki mecburiyetten bir avuç mideyi doldurmaktı telaşım yaradan böyle takdir etmişti ezelden muhtaç olarak yaratılmıştık çünkü biz özümüz bir damla su ile et giydirilmiş kemikten. Fakat ardı arkası kesilmiyordu arzularımın ya üç odalı evde hayal ederdim kendimi balkonda yudumlarken acı kahvemi ya sekiz metrelik novella adlı ağaç teknede balık tutarken mavi sularda ama gözüm hep dağlardaydı dağlarda Bir ara sanki sur’a üfürülüp kıyamet kopmuşçasına yankılanır koğuşlardan gelen ses memur bey,memur bey altıncı koğuş memur bey bırakırdım elimden kağıdı kalemi avaz avazbağıranda kim? hasan’mıydı yoksa Ali’mi ya cigarası tükenmişti garibin dumansızlık başına vurmuş belki yarım kalmış olmalı gemisi isteyeceği benden bir boy ceviz kaplamayla bir tüp bally’i vermekti en iyisi. Değermiydi be? bu kadar bağırıp çağırmaya umutla bina ettiğim hayallerimi pembe düşlerimi yıkmaya değermiydi? yıkılmıştı onca hayal onca düş mevsim ne bahardı ne de kış öfkeden mi kızarmıştım acep ya dallarını yele verip sallıyor salkım salkım akasya... Murat Çetin |