AZRAİL'LE PAZARLIK 2
Bir bilinmedik meçhule koyuldum
uçsuz bucaksız kah diz üstü emekliyordum kah kolsuz bacaksız sonra;naralar nice feryatlar duydum, yeri göğü inleten zinhar,aman dilemek nafile ardımda kalanlar ya siz, şükrediyordum şimdiki halime yüzüstü sürünenleri gördüm, geçiyorlardı önümüzden kafile kafile,suratsız tozu dumana katanlar en önde geçerlerken yanıbaşımızdan ah çekmemek ne mümkün, aklımızı aldılar adeta başımızdan İlk mola yerimiydi acep durduğumuz yer gözün alabildiğine dümdüz bir alan güneşse tam tepede etraf öyle kalabalık ki, iğne atsan yere düşmez derler ya hani kimsede ses seda yok başlar öne eğilmiş gözlerim fırlayacaktı sanki yuvasından, birde ne göreyim Allahım babam değilmiydi o, tam karşımda duran adam Ben babam, babacığım diye el sallarken babamsa yüzünü kaçırıverdi benden görünce o zavallı halimi utanmıış olmalı belli ki bu halimdem üstüm başım perişan kolum kanadım kırık kelimeler düğümlendi boğazıma sonrası acı hıçkırık Gür sesiyle seslendi biri daha bu kadar mola yeter yolumuz uzun keşkeler sıralandı katmer katmer, ardı ardına taş olaydım,toprak olaydm, kuş olaydım kaçabilseydim ey ölüm senden, sığınırdım kaf dağının ardına lakin zümrüd-ü ankalar doğmadan ölmüş Murat ÇETİN |
bu kadar mola yeter yolumuz uzun
keşkeler sıralandı katmer katmer,
ardı ardına
taş olaydım,toprak olaydm,
kuş olaydım
kaçabilseydim ey ölüm senden,
sığınırdım kaf dağının ardına
lakin zümrüd-ü ankalar doğmadan ölmüş
Ne yazacağımı unuttum gardaş,bu nasıl bir düzen haaa...
bu nasıl bilmece,çözdükce zorlaşıyor
Allah koly eylesin yolumuzu inşallah
selametle