Hayat yorgun yaralar derin olsa da
Bir tatlı huzur bulurum
Saf dağımın arkasında
su taşır karıncalar Kerbelaya
Rahmine düştükçe zamanın.
’’Ne usandım ne de yine mi Sen ’’
diyen vardır.
Mola verdiğim yerde
umutlarım bahtiyardır.
Sur-u kalemde.
Ölmesem de;
Allah yolunda tozlanır ayakkabım.
Uçarken görürüm
Kâbe’de Ebabil Kuşlarını
Tevafuk gibidir mucizelerim.
Niyaz niyazdır aşkla muhabbetim.
Gönül bohçamda katlanırken dualarım..



’’Yakub’un(a.s) bir damlada ırmakları boğuşu gibi
Meryem ananın sükût denizinde damla oluşu gibi
Eyyüb’ün(a.s) fırtınalara kalkan olan sabrı gibi’’



Çarmıha germekti kışı
vakti geldiğinde.
Sonrası bahardır nasılsa
telaş etme.
Saadet asrı tadında
inerken her damla.
Aklının almadığını
gönlüne sığdırmaktı
El Vedûd Aşkına.
Rıza bahçesine güller ekmekti
Estağfirullahla..
Ezan refleksinde secdeye varmaktı
yerden göklere açılan koridorda.
Şah damarından daha yakın olmaktı
tecellilere Kunutla.
Kaldırdıkça sırtın yükünü
Tövbe dilekçesiydi Nasır da..


Ç/ağların ötesinden kopup gelen.
yüreğinin esaretini erteleme
Aksın dudaklarından
Elif be..
Kaf Nun’un sırrı işlesin yüreklere.
Beklesin sevgi köprüsünde
melekler aminlerle..



Uzun metrajlı bir filimde
” kısa vadeli roller ” oynanırken
Kendin ol, mutlu ol ,inançlı ol
Her halimiz şükür her halimiz hamd
Yâr ol Ya Rabb dedikçe..
Rızanla gel selân verilmeden önce.
Cemalinin kemalinin
ihsanın gölgesine..!





Ferdaca