Gözdeş Ölümkuşlar sana uçardı göçler sana… ellerim tuz kokardı ellerim dağlı mavi okyanus kıyıları gizli bardak içim kuş ölüleri gömülürdü saçlarına içimdeki çiçeğin omurgası yanardı alnım yaşlı bir kıyı kenti olurdu varılmazlığın bitmezdi varışlar solardı doğmuş olmakla lanetli vebası vardı yüzümün rüzgarlar sana koşardı sızılar sana… rüzgar sözüne dolanır beklerdi pusuda yastık yaptığım bütün şiirler yanardı yağmur yağardı sokakların sınırı rujla belirlenmiş ötelenmiş fahişeler gibiydiler damlar çığlık çığlığa sevişirdi bir insan gözünde kanat çırpardı yüreğim göz ölümü zapta geçmezdi ölürdüm içimin suları ölü bir iskeletin gagasına çekilirdi berrak bir ceset olurdum ağlardım güneşe bulutları bıçakladı afsur şimşek karnından dökülürdü şiirim içime girerdin çıplak ayak sızlardım külden bir dünya takardım yakama sislenirdi gözdeş kucaklaşmalarım sapan gibi bakardın K.Y. |