Kucak Kucağa
nasıl geçildiyse nehrin yüzü
bir kadının göğsü nasıl geçildiyse çocuğun adı nasıl uyutuluyorsa adamın suskunluğu gece trenlerinde jilet gibiyse işte bazen içini sunmak insan öyle ansızın gelir gözü uzak dağlara uçurur yel elinden alamazsın hadi mırıldan üçkere totemini ve yürü ne halim varsa göreyim bu kelime sana ne kadar yol’sa o kadar öcünü kuşan dahası kaldıysa tanrıcık uzun uzun yaz bileyim tehlikeni al gel ey kendini anlatamayan yeni kara parçası bulalım dünyanın kanunları kalksın tarif yok kim yol verilecek rüzgara bilemeyiz bağını kur hasadı bohçala gün şelalesine suları sal ayaklarını tütsüle huzursuzlanmasın yatağında mevsimlerin bak kucak kucağa bahçemiz daha ne belam olsun ağaçlarına yazıyorum sözümü içini yeşert gayrısı yok başka türlü uçmaz oluyor kuşlar K.Y. |
daha ne belam olsun
iste ask boyle de anlatılır
koca bir ayrılık, ozlem, kavusma
hepsi iki cumleye de sigar dostlar yeter ki söylemeyi bilelim
cok tebrikler
siir niye tebrik edilirse
o gönülden akar gider yolunu bulur oysa... durduramazsın...