Saatler koşarken hızla başıboş morhüzünlere Ellerimden tut,düşebilirim yoksa senli düğümlere Varsa yoksa ellerin,gözlerin ve sigaranın dumanı Başım dumanlı sevgili;hatrı sayılır günahlarından Nasıl içerse deniz kayaların hasretini güneşe Öyle gelir bilirim yokluğun,yoklar beni geceler Var git yoluna,işin yok mu senin aşk! Ne diye vurursun yelkovanı akrebe deli divâne Eli kulağında ölümün;gelecek en vîrâne ânımda Seni söyleyecek yine;bıkıp usanmaz mı kara dili? Dolanmaz mı serkeş elleri vakitsiz öten kuşlardan? Ziyânımdır sesim;haykırışım yokluğuna dolanır Ve kara çalınır tenime;temizleyemez pencerede öten kuş Sevdâm sırrıma karışır,soluğum dağlara taşlara Pençesi aslan,yarası kanatır öpülen dudaklarımı Gölgeler uzun,vakit dar,yaşamı sürükleyemem ardından Eksildim anla,yenildim bil gidişinin kanatan hışmından Bir Haziran ölüyor doğmadan avcumda tarifsiz ve takvimsiz Bu ne cür’et!Geçtiği her yeri dağıtıyor arsız zaman Kerâmetini göster sevgili;sahte vuslatlara tokum ben İhânetin nedir bedeli;kaç ölü vermeliyim aynı bedenden? Kirlisin işte;hangi su temizler tenindeki karayı? Hangi güneş ağartır dilindeki yalanı…
Hadi git! Git ki;yeni renkler çizeyim sensiz tuallerime Ki bir yarayı daha sindireyim içime!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Dönmedolap şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dönmedolap şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
''İhânetin nedir bedeli; kaç ölü vermeliyim aynı bedenden''
-bir kum saati gibi kederleri harmanlayıp içimize aktığımız 'an'lar toplamıyız en çok.. bu yüzden yazma ihtiyacı duyar ve maskelerimizden soyunmak için büyük birikimlerin ardında kalıba dökülmüş yürekler bırakırız ki gerçeğin her zaman yüzü güleç değildir diyebilmek için.. çünkü elbiselerimizin ve maskelerimizin altında taşınmayacak hikayeler, onarılmayacak yaralar ve tedavülden kalkmasını arzuladığımız hatıralar vardır.. ve bütün kapılarımızı kapayıp bir kum saati gibi tekrar kendi içimize aktığımızda, içinde cesetlerini sakladığımız ve yeni ölüleri için mezarlar kazdığımız mutlulukların üstüne, gelecekten çalınmış topraklar attığımızı bilerek yürümektense, bu cesetlerin her birine mezar taşı olacak bir not, bir yazı, yahut da bir şiir bırakarak yola devam ederiz.. geçmiş, daha geçmiş olmasa da bu günden her saniye uzaklaşmaya, tozlanmaya ve silikleşmeye mahkumdur çünkü..
- çok etkili bir şiirdi.. kutlarım özlem hanım..sonsuz saygılar sunuyorum.. teşekkürler şiire..
volkan aksal tarafından 12/9/2013 3:58:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
Evet... Her giden, bir ceset bırakıyor ardında, bir enkaz... Ve her seferinde koca bir kıta kopuyor insanın yüreğinden... Aşkın ve sevdanın ağır oluyor diyeti çoğu kez...
ben hala ezberbozanda kalmışım... meğer daha neler varmış.... ama bu şiirde geçiştirilecek bişey değil hani... emeğine karşılık ister. derin telafuzlara yüklenir. çünkü bambaşka bişey.
bir daha bir daha oku beni diyor. eee okuyalım o zaman. ..............................
şiir içinden isyan ve haziran . dil ve dili kullanım oldukca güzel şair dans etmiş kelimelerle bu çokca güzel de desi var işte bu kadar uzunluktaki dize yazılımları bölümlenerek sunumlanmılıydı diye düşündüm . böylesi dahada güzel olabilirdi . ikincisde noktalama işaretleri sonrasında bir klavye boşluk olmalıydı kanıomca gözden kaçmış. ama bunlar nazarboncuğu diye düşündüm şiirin. kutlarım güzeldi.
Bu ne cür’et!Geçtiği her yeri dağıtıyor arsız zaman Kerâmetini göster sevgili;sahte vuslatlara tokum ben İhânetin nedir bedeli;kaç ölü vermeliyim aynı bedenden? Kirlisin işte;hangi su temizler tenindeki karayı? Hangi güneş ağartır dilindeki yalanı… >>> Finale yakışır bu dizeler...Kurgu çok manalı ve düşündürücü...Teşekkürler paylaşımınıza...Saygılarımla
Ziyânımdır sesim .... sözlerin sersefil olduğu anlar ... 'ayrılık ateşten gömlek ' türküsünü dinlemek şimdi , ardından. ki sözün bittiği yerde şarkılar başlarmış. hemen .
geceye ne kadar güzel bir şiir düşmüş. dizeler haykırmış... okutuyor kendini...
tuvalime seni çizdim Kimse seni görmedi göremedi … o mavi sendin gözlerindi… baktılar baktılar anlamadılar anlayamadılar… siyahları giyindim yanına kendimi koydum. Onu da görmediler göremediler…
"Gölgeler uzun,vakit dar,yaşamı sürükleyemem ardından Eksildim anla,yenildim bil gidişinin ardından Bir Haziran ölüyor doğmadan avcumda tarifsiz ve takvimsiz" ... ,
tebrik çok ki bende gecenin en güzel şiirlerinden olur...
-bir kum saati gibi kederleri harmanlayıp içimize aktığımız 'an'lar toplamıyız en çok.. bu yüzden yazma ihtiyacı duyar ve maskelerimizden soyunmak için büyük birikimlerin ardında kalıba dökülmüş yürekler bırakırız ki gerçeğin her zaman yüzü güleç değildir diyebilmek için.. çünkü elbiselerimizin ve maskelerimizin altında taşınmayacak hikayeler, onarılmayacak yaralar ve tedavülden kalkmasını arzuladığımız hatıralar vardır.. ve bütün kapılarımızı kapayıp bir kum saati gibi tekrar kendi içimize aktığımızda, içinde cesetlerini sakladığımız ve yeni ölüleri için mezarlar kazdığımız mutlulukların üstüne, gelecekten çalınmış topraklar attığımızı bilerek yürümektense, bu cesetlerin her birine mezar taşı olacak bir not, bir yazı, yahut da bir şiir bırakarak yola devam ederiz.. geçmiş, daha geçmiş olmasa da bu günden her saniye uzaklaşmaya, tozlanmaya ve silikleşmeye mahkumdur çünkü..
- çok etkili bir şiirdi.. kutlarım özlem hanım..sonsuz saygılar sunuyorum.. teşekkürler şiire..
volkan aksal tarafından 12/9/2013 3:58:40 AM zamanında düzenlenmiştir.