14
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
1712
Okunma
Gizemli düşlerimin pembe bakışlı kızı
Yıllardır beraberdik aşındırdık yolları
Kimse almaz yerini hayalimin yıldızı
Beni senden ayırdı ahtapotun kolları.
Mekanik sesler yoktu kaldığımız dünyada
Hüzün damlası gibi düştük mü şimdi yâda.
Yabancısı değildik pırlantalı bahçenin
Sallanırdık beraber gümüşten salıncakta
Ağlarına düşmezdik herhangi bir lehçenin
Türkuaz meyveleri pişirirdik ocakta
İçimiz ısınırdı şakıyan nağmesiyle
İliklenirdik bazen kristal düğmesiyle.
Aklıma gelir miydi bir fişekle vurulmak
Şu anda avareyim yorgunum asudeyim
Aklına gelir miydi viran kalbe kurulmak
Bir boşluğun içinde bilinmez neredeyim.
İçemem sensizliği ilk yudumda zehirler
Vazgeçmem bu sevdadan deva olmaz zahirler.
Serbest akan dereyi kalıba sokan bizdik
İçini doldururduk en güzel musikiyle
Bir kısrakla göklerde süzülen ikimizdik
Gönüllere akardık sözcüklerin tekiyle.
Leyla’nın aşkı ne ki benimkinin yanında
Kerem gibi yanardık tek dizeyle anında.
Sisli düşler içinde bazen dalgın yürüdük
Kimi gün kelebeğin kanadına renk verdik
Eskimiş masalları elimizle kürüdük
Harflerden nota yaptık cümleye ahenk verdik.
Isındık bahçelerde gülün sıcaklığında
Yeşili görmedik mi denizin aklığında.
Yeniden tut elimi pembe bakışlı afet
Benden daha da fazla seveni bulamazsın
Unuttum sanıyorsan ne olur beni affet
Anka’nın kanadında birden kaybolamazsın.
Bir kartal pençesinde perişan olma sakın
Uzattım bak yeniden ördüğüm tacı takın.
Afet Kırat
ÇÖZÜMLEMESİ
Ses tabakası: Altı birimlik bir şiirdir. Birimlerde altışar dize kullanılmıştır. Hece ölçüsünün 7+7 durağıyla yazılmış olup ababcc, dedeff şeklinde devam eden bir uyak örgüsüyle modern bir biçimdir. Tam ve zengin uyaklar kullanılmıştır. Şiirde düz ünlüler hâkim seslerdir: Kalın “a” (125) ve ince “e”(119) ve ince “i”(109) şiire bir iç ahenk katmaktadır. Yine yumuşak süreksiz “n(97), “l”(81) ve “r”(69) ünsüzleri de şiire bir akıcılık vermektedir. Aklına/aklıma gelir miydi tekrarı ve soru dizeleri de şiirin ahengine etki eden unsurlardandır.
Anlam tabakası: Bu şiir şairin son yazdığı şiirlerden biridir. Henüz tanımında dahi uzlaşılamayan şiir, pembe bakışlı kıza benzetilerek alegori yapılmıştır.
Alegori (temsili istiare): Bir düşünce veya kavramın bir varlık ya da nesneyle somutlaştırılarak okuyucunun zihninde görünmesini sağlamaktır. Daha açık ifadeyle teşbihin öğelerinden sadece kendisine benzetilenin söylendiği, benzeyenin söylenmediği ama benzeyeni çağrıştıran birçok özelliğin verildiği bir sanattır. Böylelikle bu özelliklerden yola çıkılarak benzeyenin ne olduğu anlaşılır. Alegoride birkaç şeyin birbirini değil her şeyin başka bir şeyi karşılaması söz konusudur. O şey somutlaştırılır yerine göre kişileştirilir.
“Beni senden ayırdı ahtapotun kolları” dizesindeki ahtapot kötülüğün, yok ediciliğin, rakiplerin simgesidir. Bu dizeyle şiir baskıcı rejimi imleyen bir yoruma da kapı aralamaktadır.
Simge (sembol): Birçok kavram, tutum ve halin tek bir sözcükle ifade edilebilmesidir. Simgeler, yerini tuttuğu kavramları ve olguları temsil eder. Simge hiçbir zaman tümüyle nedensiz değildir. Sözcükle o şey arasında doğal bir bağ bulunur. Simge kaynağını çağrışım öğesinden almaktadır.
“Ağlarına düşmezdik herhangi bir lehçenin” dizesiyle şiirin sanat amacı dışında kullanımı da yaşayan Türkçe dışında dil kullanımı da eleştirilmektedir.
Türkuaz meyveler, her ne kadar turkuaz rengi çağrıştırsa da Türkuaz imgesiyle Türklük çağrıştırılmıştır. Bu sözcüksel sapma ile milli ölçümüz heceye bir gönderme yapıldığı da düşünülebilir. Damarlarında Türklüğü hissedenlerin azlığı gibi çeşitli çağrışımlara da ulaşılabilir.
Kırat’ın şiirlerinde masal da önemli yere sahiptir. Daha çok geçmiş günleri anlatmakta kullansa da şiirinin vaz geçilmez rengidir.
Şiirin anlamı şairin karnındadır diye bir deyim vardır. Şüphesiz şiir bazı sırları saklamaktadır. Örneğin “Aklıma gelir miydi bir fişekle vurulmak” dizesi ya da “Yeşili görmedik mi denizin aklığında” dizesi siyasi söylemin yanında daha pek çok sırrı bünyesinde barındırmaktadır.
Bu şiiri şairin hayatındaki kalp krizi sonucu ameliyat olduğu bilgisiyle okumak mümkündür. Başka bir okuma biçiminde ise siyasi yasaklar çıkış noktası olabilir. Ebette farklı okumalar, farklı çözümleme yöntemleri de başka özellikleri ve güzellikleri ortaya çıkaracaktır.
Bu şiirde şair, şiire olan sevgisini, baskı ve rakip şairlerin yıpratıcı eleştirileri karşısındaki yıpranması sonucu şiir yazmaktan uzak kalmasının hüznünü dile getirilmiştir.
Obje tabakası: Pembe Bakışlı Kıza şiirinin temel objesi, pembe bakışlı kız anolojisiyle kişileştirilip somutlaştırılan şiirdir. Dolayısıyla şiirin tümüne yayılmış istiare sanatı vardır. İsmi açıkça zikredilmese de geleneksel halk şiiri ve serbest şiir de bu şiirin objeleri arasındadır. Şiirde bir masal dünyasını anlatan pırlanta bahçe, gümüş salıncak gibi masalımsı imgeler de yer almaktadır. Ahtapotun kolları simgesi de yukarıda sözü edildiği gibi kötülüğü, rakipleri sembolize etmektedir. Şiirde ayrıca Ferhat ile Şirin ve Kerem ile Aslı hikâyesine de gönderme yapılarak bir telmih sanatı yapılmıştır.
Karakter tabakası: Bu şiir, Afet Kırat’ın poetikası (şiir anlayışı, şiir felsefesi) hakkında önemli ipuçları vermektedir. Şiiri niçin yazıyor, nasıl yazıyor gibi soruların cevaplarını içermektedir. Kırata göre şiir akıl, duygu (rüya dâhil) ve hayalin kesişiminden ortaya çıkmaktadır.
Kırat, poetikasını yazmamıştır ama bu şiirden şiir hakkındaki bazı görüşlerini çıkartmak mümkündür. Ona göre şiir nazmın içindekidir. Nazım şiir kuşunun adeta çelik kafesidir, bu çelik kafes şiirin ahenk unsurudur. Ölçülü tam ve zengin uyaklı, duraklı şiirleriyle şiire ahenk vermektedir. Farklı konularda farklı uyak biçimi ve birimlerle şiirler yazmıştır. Şiirin ise biraz müphem olmasını yeğlemektedir; fakat bu müphemiyet derdini anlatamayacak komadaki bir hasta gibi de olmamalıdır. “Monoton sesler yoktu kaldığımız dünyada” dizesiyle aynı konu, aynı bakış açısı birbirinin benzeri olan ayaklarla yazılan âşık tarzı geleneksel şiir, yavanlığından dolayı eleştirmektedir. Bir başka eleştirisi ise “Serbest akan dereyi kalıba sokan bizdik/ İçini doldururduk en güzel musikiyle” dizelerinde de görüleceği gibi döneminde kesin hâkimiyetini ilan eden serbest şiiri en azından ahenk noktasında eleştirmesidir.
Alın yazısı (kader) tabakası: “Şu anda avareyim, yorgunum, asudeyim” Her şeyin bir sonu vardır. İnsanlar çok sevdikleri bile olsa bazen bile isteye bazen de istemeden onlardan uzaklaşmaktadırlar. Sevilen, aynı zamanda özgürlüğü kısıtlayandır; ondan uzak olmak yine bazen asude (dingin) bir hale neden olmaktadır.
Çözümleyen: Seddar İnce
5.0
100% (23)