Seni birazdan...Uzun gecelerin tünel soluklu bedeni Eşikte iç içe süzülen ışıkların kendimi kaybeden şehri... Kanat çırpan kuş soluğu içimin çukuru Burada ağacım,sevincim,korkum Burada ayak bastığım yerin kaldırım taşı Siyahın en dibini dizginlerken yele bakışlarım Gözlerimde yoğunca yıldız uyanışı Ve koyu kızıl düş kokusu Ağzımda bahardan kalma tad.. Dur şimdi sevgilim Dar ve kalabalık yerlere sığamadığın perdeni sırtlıyorum Seni birazdan ay hüznüyle içimin güneşine toparlayacağım. Çehrene yaslı güzellik Çal özgürlüğüne Daha da ötelere.. içindeki çocukla yürüyorum Kendime dönük tüm sustuğum sokakları Çemberinde karanlığı kıran umut tozları Ellerine baki yaşamanın doğumu Yüzükırık ne varsa duvar kenarlarında Vallahi kara kara sularla ölüyor Ben, Kalbinin nehrinde yüzen balığın aynasıyım içinden,çölden,rüzgardan geçiyorum Ben, Sağanaklara inat deli bir kelebek. Bağrımda ağarmış kaç kaburga varsa Kaç uçurum öpmüşse gözlerimi Ve Sesimi sendeleyen kaç asma sızmışsa odamın tavanına Uyku kadar derindir aşk.. Ara ara Yosunlaşmış sessizliğin nabzını yokluyorum Düşlerin çığlık sesi avuç içime yolları uzarken Gölgenin kıyısına oturmuş sığınak kıyıyım Yırtarak geceyi ve yaraları Oyuklarına işleniyorum Seni birazdan uzaklığın ipini çeken uçurtmalarla anacağım Duyuyor musun... iki çiçek arası masmavi ay gülüşümüz |
Ben,
Deli rüzgarlara inat asi bir gelincik.
Gözlerimin kömür karasında
Ne kadar unutulmuş sevdâ varsa
Sarılıp sarmalandım al al
Severek, hep gülümseyerek."
Ve
Asıl güzel olan...
Ufacık bir esinti dokunsa,“Dans Şöleni”yaparım sevinçle..
Duyuyor musun...
Gelincik...Sevdaların dilidir çoğu kez..