Düşümün ölüm fikrinde kırıntılar
düşümün ölüm fikrinde kırıntılar
sesin uzak çığlığında fahişe bekleşmeleri limanlarına düşer varoşlu denizlerin yağmur giymiş entarisi siler mavisini gökteki bulutun grileşir sokak lambaları saçaklarıma sokulur bahar bir nefeslik yeşil için vermem islenir gözleri papatya yaprağındaki çiğ damlası buzul gözün içim ezilir yaprağın uçurumundan düşerken karıncanın yuvasına nilüferleri titrer gözlerimin yosun tutar parmaklarım bir istiridyenin mezarında sokaklara atılır kadavram üşür ölümün fikri vazgeçer sözler suya yazılır aşklar bulut mürekkep koy verir dudaklarını çöplüğünde dayanır kalbinde derin bir nefesle şiir süngüsü ile deşer sözünü doğmak insan karanlığı içine dünyayken öykü leylek gagasında tünemek acziyetine yasak sevişmlerin içinin yasal sureti iç cebindeyken ay buluttan sıyırınca eteğini dökülür kalçaları yüzüme deniz üstü serilir bacakları utanırım süründürme kuvveti daha bulunmamış aşk daha çocuk kulağında kiraz çatlarken yürek kabuğu dünya içine alaçağı kurdu kefenliyor ölümleyerek zorluyor yer kabuğunu inadına devamı olmayan bir söylencenin yanık tırnakları eksiye dönerken sayaç iptal etmek zordur dönüşleri bekleniyor arda kalan en son gün ışığı bile sonu geldi kementle dönümleri gidimimi bensiz bırak serilirken ölüm boğazına in sesine verdiğim taydan kanıma bastıgın ayaklarınla dokun alnıma ırağıma gideyim için kur dünyanın zembereğini yak bütün lahitleri kandili dilimde söndürdüğüm o yerde dalganın gölgesine esrik bir ağıt bırak ağayım sesinin savk telinde K.Y. |
"aşk
daha çocuk kulağında kiraz "
Bu dizeler eğer düş kırıntılarıysa, ben her daim okumak isterim...
Sevgimle hep,