gül/en/ayMayıs gözlerin saçlarımda ıslanan ruhumun okyanusuna düşen aynada dalgalanan deniz bu gecede gel düşlerime atlas bir ülkeyle ellerini ver uzanabildiğin kadar yar bahar tadı günün üşüyen dudaklarından yine sana geldim damarlarında yankılanan ağız dolusu aşkınlığınla sar beni karınca gölgeleri en derin uykudayken herkes kendi aleminde topluyorken tuhaflığını bir ben bir de içimde yığınca sen kaldın sözcükler birikti beynimin köşesine hangi rüzgar devirebilir yüreğime savruluşunu göğün derinliğindeyim kanatlı ve beyaz evet sadece biz kaldık çocuklar kadın ve adam nezaketimiz kadar asil eğilip bakarım duvardaki resmimize çiçekler açar kırık bir aynada bana yokluğundan bahsetme asık suratlı pencereler yok gözünde esneyen her taze zeytin benim şu balığın koynuna düşen mavi de bundan böyle gül senin adın ay da benim gül en ay kadar kutsal ışığım sevgilim ayak izlerinde sular oynarken başaklar büyür gece ise ninni misali başucumda sana çoğalıyorum yürüdüğün dağlardaki saksılar benim gürültüm bıraktığın bir fidanla gittin dönüşün muhteşem olacak bağrıma bastığım kahve tadı |
Duyguların derinliği oranında zordur, duygularla sözcükleri buluşturmak.
Sözcüğün tamamen o duyguya karşılık gelip gelmemesi ana sorunsalı teşkil eder şiir yazımında. Doğallığı içinde bir duyguyu aktarmak neredeyse imkânsızdır. İşte şiir burada doğar. Şiirden fazlaca beklentiye girseniz ne olur hoş; yoluna gider şiir...
Şiirsiz şiirlerde içimiz sızlar, burnumuz yanar. Biçim yara almıştır belki, nazım kuralları öyle, böyle der; geçiniz bunları...Şiir yukarıya asılmış...Duygularına sağlık Şairim, deniz içinde denizin ayna oluşuna, tamlamalar yetmemiş.
Ne yapsın ki alil sözcükler, senin çoğu yerine gidilmemiş denizlerine? Rüzgârların da var senin. Anısına yandığın yazların...
"velhasıl her şey yerli yerinde."
Çok sevgi ve saygımla.
deniz_tayanç tarafından 12/19/2017 4:26:17 AM zamanında düzenlenmiştir.