kaldırımlarsessizliğin yere yatan düşüncelerinde ölü/m sanma kendini... hayatın ellerinde tutulan söz düşleri giydiğinde sabaha darmadağın gözlerimden arala gözyaşımı siper olmuş şiirler insanlar gibi ardı ardına sıralanınca ölmek ve yaşamak arasına eklenen sevda gövdeyi sarar/ gizli bir denizdir akan...gidilecek o`dur işte sen nasıl sevmem ay`ı/ güneşi yokluk üşümesi düğüm atarken duvarlara duyar mısın yalnızlığın iklimlere bölündüğünü...iliklerinin dilinde ki,aşksa o hiç korkma vurdumduymaz bir kenti hangi çocuk tokatlamaz ki uçuralım karanlığın beti benzi kül olan pencerelerini çıkmaz sokaklardan çünkü,gidince sen ne mi kalır geriye yitik kuşların dağ köyleri...uzanır boylu boyunca boşluğa ve kaldırımlar terkeder ağzımdaki yangını demem o ki elinde tuttuğun kitabın sayfalarını perde perde açarken koy beni de köşesine yaşamın gözlerimizin yarısındayken biz onlarsız yapamayız dudaklarımız gider gelir ben sana/sen bana gidersen sen ne mi kalır geriye dinle bak iç çekişleri soluğunun ucunda/ ucunda ki herkes kırılamaz bağışla en güzel elbiselerimi güneşli güne gün kısalmadan bitme gece intiharlarını kuşanmadan Ey yar... geçsem de kardan borandan bakışlarım düzdür benim sapmaz aslı olan gökyüzü/m tutamazsak eğer yıldızları yakalım geceleri |
bakışlarım düzdür benim
sapmaz aslı olan gökyüzü/m
tutamazsak eğer yıldızları yakalım geceleri"
"geceyi" olsa, olmaz mıydı?