nakışyaşamla ölüm arasında sabrın çalkalandığı sular ve içimizden bir çığlıkla ayağa kalkan uykular... gece,ses ve yürek rüzgarların içli şarkısında sürer yankısını dağılır gözyaşımın damlasından kalma günler gülüşün şehrin sırtından inerken yeni sayfaya otağ düşler kurmak sessizliğin üzerinde ter yarası tutsak olurken kalbe dirençli sevinçler boşalırken avuçlarıma sabahları ölürken yürümek boşuna değil boşuna değil haydi gökyüzü bağdaş kur ve anlat mavini tohumu sensiz çalınan topraklarını yüzüm arkada değil dikende,hatada geçmişte yüzüm önde dağların göğsünü saracak kadar baktığım noktada şah ışığının dili karanlıktan koruyacak kadar haykıran dudaklarımda bilincini yitirmiş tarihler bağlamıyor beni/ beni nakşidillerin ağızlarındaki ağıtlar bir dilim ekmek uğruna kendini vuran türküler ve özgürlük adına dilimdeki kilit bağlıyor... umutsuzluğun kıyısına çöken çocuklar yüreğime ağrı saplarken susma üstüme yağan yağmur ve yoluna yoldaş olduğum sevgili gözlerimdeki sır güneşi bile içemezken başka hücreye akamam ki,benim düşüm ölüm cehenneminde cennet önce ateş olup yanmak sonra yandığı yerden çiçekler açmak dua nöbetlerinde yürümekli yarın boğma zamanı gamzelerimin içinde Mayıs çiçekleriyle kalktığım diriliş dokunmasın kimse ruhuma diye ay ın diliyle heceler söktüm hatırlıyor musun yağmuru ormanı ve çocukları peki ya gözlerimi... dünya değişiyor değişiyor dünya sularla birlikte uzansam teninin her teline şimdi yanar mı parmaklarım içimdeki sancı nedir bu kelebekleşmen bulutlara çarpıp çarpıp gökyüzünü güldürmen ah kalbim yağmur yağmayınca toprak gülmez çentik at düşlere uyansın avuçlarına duasında kıblenin |
çok Beğendim…
……………..…………………. Saygı ve Selamlar…