yol ve senince bir bahar saksılar koyduğunda gözlerine içimin yanık türküleri kök kök gözyaşının doruklarına aşkı döller mevsim yankısıdır gün toprağa düşen ter ve sabrın sessizliği yalvarması yar yarası boşuna değil pencerende öylece duran çiçeğin kırmızılar açtığı yüzümde ellerin dolaşır anlarım ki sensiz hiç bir yere ekilmez tohum ağla çocukluğum Ekim ıslığında kalbe kıvrıldıkça ışık diliyle dağların göğsünü saracağız sazın telinde mutluluk yüreğim telaş yüreğim pencere nasıl da taşır rengi bakışlarıma senin sesinle Baba`nı kucaklarken öyle bir aktım ki avuçlarındaki sen ve yol emanet edilirken ellerime gecenin tozu yatağımda sana sarılarak uyandım beyaz indi karanlığa ruhumdaki sevince sisler utandı sanırım nerede olduğumu biliyorum ruhunun en dibinde ellerine kendimi bırakıyorum sevgilim, uykunu tutsam bırakmasam ağzımı demir musluklara dayayıp hücrelerini içsem aksam omuzlarına zaman değişse soluğundaki düğüme tutundum çıkarıp masallardan kırmızı dalları sokuldum kalbine çığlık çığlık sonsuzluğun ateşinden gülüşleri çalarken kelebekler göğsüne en görkemli yıldızla dokundum yalnızlığındaki kıvılcım tek başına değil parmak uçlarımla cama çizdiğim buğu yağmur diye teninden akanım biraz ıslak dağılırken her şey sanırım nerede olduğumu biliyorum ruhunun en dibinde ellerine kendimi bırakıyorum |
Kaleminize ve gönlünüze sağlık…
.................................................... Saygı ve selamlar..