Gözlerindeki hüzünyine başka sözcükler dizeler çıkacak ağzımdan yetmeyecek ayaklarımı rahat uzatmam aynı yapraklarda olsa da güneş ve gölge sessizliğim vinçle kaldırılamayacak değin ağır başım öylesine, gram boş gürültüyü kaldıramaz gergin bir ip var ortada üstünde cambazlar karşılıklı yürüyor, inatçı keçi örneğin altta kıyamet ateşi dengeyi yitirse de yitirmese de düşecek biri öyle sakin oturuyorum evimde desem yalan her titreşim etkiliyor beynimi rahatça düşünmek isterdim sevdiğim birini güzel bir anı arar bulurdum eski kırık dökük günlerden maviye ayarlardım bütün renkleri, insanı özgürlüğe kendi denizimden sonra onun denizini de geçerdim gül kokulu bir kahvaltı hazırlardım çocukluk arkadaşımın beyaz doğal güllerinden kocaman bir gül bahçesi olurdu ülkemiz, koklardım unuturdum hastane kokulu odayı, insanları her şeyi bir kenara itemiyorum işte gözlerindeki hüzün beni yaralıyor kaç avcı ateş ediyor birden yere indiriyor en masum bakışımı hangi duygumu nereye koyacağımı bilmiyorum ben bu tutsaklığı istemiyorum kucak dolusu beyaz güllerle gelse bile ocağımda kaynayan tarhana çorbası yeter bir de rahat soluk alp vermem içinde karaya boyanmış ne varsa boşalt gel desem.. 31. 03. 2017 / Nazik Gülünay |