av sabahı - malatya faslı -uyanın! av sabahı kaşlar çatıldı su verildi bıçağa bütün mıstafaları malatyanın önceden uyarıldı kaçın, kurtulun... bu bir tabiat ayaklanmasıdır mıstafa ağır malatyalı iyisi mi siz bunu yazın bir yere sinmez hasmından hem, herkes anlamaz da öyle herkesin malatyası kendine ... mıstafaları önce iyice bir saydılar şöyle birkaç yüzbin kere çakısını, çakmağını çıkardılar -he gardaş, eyle ettiler tespihini, cigarasını bir masaya koydular sordular sonra! sordular, sordular, sordular... şöyle birkaç yüz bin kere "dün gece devlete karşı gelmişsin mustafa!" (devlet ki, mazlumun üzerine yıkıldıkça bir duvar evet! ve duvarlar sadece sonsuz geceler üretmeye yarar) ... mıstafalara iyice bir sordular şöyle birkaç yüz bin kere ceketini ve gömleğini çıkardılar -he babam, eyle ettiler çarığını ve şalvarını bir torbaya koydular vurdular sonra! vurdular, vurdular, vurdular şöyle birkaç yüz bin kere "düzene karşı gelinmez mustafa öğrenemedin mi daha?" içimizden geçen şu tren av sabahı geldi çattı yine bütün eller tetikte hasmını arıyor bıçkın delikanlı tüfekler gez, göz, kalem kana susamış su yatağında yorgun kan gövdeye dargın ölüm insanı tavaf ediyor yedi namlu alevi yedi kurşun yedi kere incecik bedeninin vurulup düştüğü yere muhasır medeniyet ekilecek muhasır medeniler yeşersin diye içimizden geçen şu tren duyduk duymadık demeyin! mıstafayı bir sabah ezanında vurdular bundan tam otuz beş yıl önce iyisi mi siz bunu da yazın bir yere |
"uyudum uyandım uyudum uyandım kepaze bir yaşam" f.kafka
bilmem kaç yüz bin kere uyanmak gerekecek.
şiire gücüm yettiğince edebi sözler etmek isterdim, okuyunca göğsüme taş oturmuş hissiyle bırakmasaydı orta yerde...
var olun her daim. mustafa'yla tahir arasındaki o yolculukta...