nasılsın zeynep?
rüzgarın ıslık ıslık incelttiği isimlerle
ölmüş oğullarını çağırır anneler siz onları deli zannedersiniz bir aydınlık akşamüstünden bir kabristan mevsiminden bayram sabahlarına açılır hüzün... çingeneler su taşıyan avuçlarında yaşlı kadınlar bir kaç bozukluk siz onları deli zannedersiniz (açın kollarınızı kucaklayın zamanı yelkovanın akrebi bulduğu yerde hiç tanımadığınız bir zeynep uyanmış olmalı nasılsın zeynep? ayak parmakların ve pencereye konan kuşlar aynı notaları vuruyor mu yine? oğullar biriktiriyor musun? seni alıp uzaklara götürecek seni alıp uzaklardan getirecek) böyledir işte... bir hayalin peşi sıra bayram sabahlarında yahut, çok ağlamış zeynepler meydanında, kuşlar su içer mezar başlarından kırmızı isimleri çağırır eski yaralar siz onları ölü zannedersiniz |
çok ağlamış zeynepler meydanı sanki şurada.
zeynep olsa şimdi, uzaklardan geldim derdi. uzaklara gitmek için.
şiddetli bir kırılmışlık bırakırdı içimizde. tarifsiz bir boşluk.