Şiddetli manolyaların açtığı çiçek
uçaklar gökyüzünü kesecek
eskimiş mavilerden şımarık kırmızıya... suyun demirden yüzünü öpecek martılar... bir gündüzün aydınlanmasından dünyaya, toprağı yırtıp yükselecek hayat kocaman kayaları yerinden oynatarak... sokağı yürüyüp bitiren ayaklar, kapıları açan eller, bütün o büyülü şeyler, hep bakmadığımız yerlerdeler... böğürtlen mevsimi kalınlığında yumuşacık dikenler ve günahsız çocukların çağırdığı anneler öyleyse çaresiz gelecekler! çaresiz gelecekler, ve uzunlamasına bir günü biraz birkaç parçaya bölerken isimleri büyütüp, hani yaşamak diyorsunuz adına! mutluluğu ve hüznü ölülerden sorarken... bir duruştan diğerine akan kan kanın iyi hesab edilmiş mezar başları ıssız tepelere çukurlar açan yalnızlığınız, üç adım aşağı beş adım yukarı ve mezar başlarının çaresiz manolyaları çocuklara iyi gelen şöyle birkaç asır sonralarda renklerin ve sınırların birbirine karıştığı... o vakit ne aşk gerçekleşecek ne hayat, ne ölümü kımıldayan şeylerin ne de şiddetli manolyaların açtığı çiçek... |
bence yazdıklarımızı gözden geçirsek iyi olur.
(kendi adıma notunu düşeyim)
tebrikler.