3
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
1429
Okunma

bugün ne oluyorum?
ne oluyorsam da giderek
ötelerden bir salı
olanca sıradanlığıyla üzerime kapanıp
bütün o yuvarlak günlerin içinden
başı sonu bir yaşamayla boyuyor zamanı...
oysa ne baştayım
ne ortada, ne sonda
öylesine insanlardanım,
nefes alır, nefes veriririm
yine öylesine insanlar arasında
tutulması olmayan birkaç saati
biraz bir araya getirecek
su kenarında oturacak, vakitleri sayacaktım
kalın vakitleri sayacaktım ince vakitlerden
yumuşacık meyveler tutacaktım
olanca isteğim buydu...
köprülere takıldım
kuşlar bulutlardan su çalıp yağmur oldular
toprağın şöyle uzağından seyrederek
kurak bir kış geçiyor üzerimizden.
kanatlar biriktirmiş gökyüzü...
italyanlar eve dönecekti maviler içerisinde
genç kız hüznü ve mutluluğu bağıracaktı
(maria vinci’yi sesinden tanır sokak!)
ben bıyıklarımı kesecektim banyo beyazına inat
paspaslar ve ayna sonları
çeşmelerden devrilen su merdivenleri
ve diş fırçaları...
bugün ne oluyorum?
her oluyorsam da giderek salı
ve akşam üstü...
susmayın,
korkarım...
susmayın,
ağaçları kesilmesin ev önlerinin
susmayın...
nefes değil, dil değil, ses değil
kelimeler nasıl da ağırlıksız duruyorlar öylece
yalnız, bir kadın sussun
ağzının içinde bir boşluğu iyice soğutarak
(bir kadın ki suyun kenarında dimdik ayakta
şimdiki zaman renklerinden kaçarak...
siyah beyaz bir gökyüzü ve ağaçlar
ıslanmış yaprakları soyunuyorlar
kadın suyun kenarında dimdik ayakta
gölgesi karanlık bir duvak gibi uzamakta)
bugün ne oluyoruz?
ne oluyorsak da avuçları kapalı
bir yolüstü meyhanesinde yalnızlığı uğurluyoruz
delikanlı sancılarımız,
esmer ve kuvvetli kollarıyla
çekip düzeltiyor yaşamayı...
5.0
100% (19)