uyansın var olmak!
bir çocuğu arıyor bütün eller
o çocuk ki eskimiş yeryüzü kadınlarının ve eskimiş yeryüzü adamlarının dipdiri hayaleti tutundu mu, yüreğinin dört gözüyle tutunur düş ekip, hayal biçer nane yakıp, su kavurur her gün yeniden doğar her an bir daha vurulur şöyle bir yer açılsın hele hayata çarşı pazar betonlarından fabrika bacalarından bir kilimin düpedüz eksikliğinden gelir daralır azalır ama tükenmez en gizli günahlarımız üzere bulur bizi çocuk derin uçurum ağızlarından yakalar bir kafada karar kılmış kırkayak sürüsünden dişlenmiş elma gürültüsünden gündüzden ve geceden huysuz atomlarını bir ortaçağ yayının kendi iç denizlerinde dalgalandıran gerilen, kasılan ve kurtulan... geçti mi bilinmez çölleri ve yüksek dağ buzullarını ardında ilk yollar kan kurusu yaralar sanki evleri böyle birbirine daha rahat bir ölüm için yaklaştırmamışız gibi iyiliksiz evrenler yaratan siyahı beyazla geçip bütün kırmızılarda duran insanlığımız ölümden korkmadı varolmaktan korktuğu kadar |
var olmaktan korktuğu kadar