isminin orta yerinden dökülen "z"
çoğul güneşler doğurup
tekil ay ışığında hüzünlenen şehir bir tren, bir istasyonu söküp atmasa yüreğinden çifte kalem çekilmese uzaklara her şey biraz daha uyansa... bir adamdan bir kadından bin bir çocuktan uçurtma sonlarından sonsuza meyilli bıçak izlerinden ve ilkokul yaralanmalarından kabukları soyuyor zaman sonbahar kentin kasıklarını dövüyor gündüzler kısalıyor gam, keder... aspirin, antibiyotik ve antidepresan (erken eylül sancıları yüzü coşkuyla yırtılmış okul sıraları ve beslenme araları otobüs durakları ve yollar ölüler ve sağlar ve zaten hiç yaşamamış olanlar bir çatı katını bir kenarda usulca büyütüyorlar) uzak dağlardan, uçsuz ovalara dingin ırmak ağızlarına taşa ve toprağa güneşe ve aya mutlu köy resimleri çiziyor düşlerinde aydınlık ceplerinde yalnızlık olan adamlar çoğul güneşler doğurup kendi rüzgarıyla savrulan şehir gölgeler gizli bir kız çocuğuna soyunuyor sokak lambalarının çaresiz en kalın bir akşamı sessizce ördüğü sokaklarda isminin orta yerinden dökülen "z" harfine inat (bildiği bütün dilleri bir eylem telaşıyla susan ayakkabılarını ardına kadar açık sel kapılarında çıkaran bazen görünen ama en çok kaybolan) ve annelerin sonsuz göğüsleri arasında bir çift kırlangıç binlerce kuş birden olmanın hakkını veriyor sayfalar dolusu bir sonbahar kentin kasıklarını dövüyor geceler uzuyor |