8
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
4958
Okunma
Bir yaz gecesinin yıldızlarını toplayıp
yirmi üç aralık akşamüstüne bıraktık
oturduğumuz mekanda teatral bir dekor
kusursuz bir filmin en güzel iki repliği gibiyiz
öyle bir gülümsüyoruz ki
gökyüzüne tümden sığar gibi
soluk soluğa
herkesin gözü üstümüzde
nasıl olmasın
kıtalardan mısralara/yokluğuna
hiç bir kağıda kaptırmadığım şiirler feda ettim
yine de sen düşünme bunları
aşk asalet ister
bir günlük gelişine bin yıllık destan olur
Boynunda fuların /uzun kumral saçların
karada bembeyaz bir yelkenli gibi
mendireği kırar
nasıl desem
vapurunu yol boyu hiç yalnız bırakmayan martılar gibi sevinçliyim
duramıyorum içimin üstünde
ah rüzgar nasıl da büyük bir nezaketle esmeye başladı
aramızda bir milim boşluğa yer vermiyoruz
yüreğimizde duyumsuyoruz
dünyanın bütün şebboy çiçeklerini
üstümüze siniyor özlemin kokusu
dönem filmlerinde yasadışı aşıklar gibiyiz
elimiz yüzümüz rüzgargülü
Bir birimize dünya gözüyle bir kere daha göründük ya
bir günlük umut ekmişim mavi göğün sabrında
ne çıkar
varsın iki yakası bir araya gelmesin ömrümün
üzüm kiraza
kış yaza
ben sana baka baka çoğalıyorum
her sabah yüzümü aradığım aynalar çarpsın ki
aşk bir sıkımlık dünyada
çıldırasıya!
sesimin içiyle seni seviyorum
-Levent’te gece yarısı..Dümeni sokağa kırıyoruz..
Adımlarımız bir çiçeği bozguna uğratıyor..
Ardımızda dalgaların sesi..Islığımda bilge bir şarkı..
Elimizde taşkın yüreğimiz,avuçiçlerimiz nemleniyor..
Yirmi üç Aralık;
’’Elllerimiz birbirinin içinde unutulmuş olsaydı keşke’’..
Seni sevmek kuşkusuz izdihamdır..
Sen ıhlamur içerken aşkın rengi kendini çözüyordu
ve kumral tenine asil bir renk düşüyordu
Askın rengi bundan böyle mor-
5.0
100% (21)