Seni Rüzgar Sesli Sen Varsın Diye Umut Çiçek Açar/ Kırlangıçlar Koşaradım Göçeder Mavi GöğeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Postacısını Kaybetmiş Zamandayız..
(Çıldırış çağında gülümsemenin turuncu güzelliğine olan tutkuyu çoğaltalım..’Mutlu aşk var mıdır’ diyen biçare figürana,ona diyelim ki;Aşk seninle düştü tenime seninle coşar,seninle susar, insanın birini sesinin içiyle sevmesi gibi olduğunu duyumsatalım.. Oktay Rıfat’ın kocaman adanmışlığı ve Erich Segal’in tutkulu hikayesindeki gibi duyumsatalım..Büsbütün kaybolmamak için duyumsatalım.. Şiirle yüzleşmek bir ressamın fırçasına dokunuşundaki gizemden müzisyenin aklındaki notalara gizlediği gerçek tını kadar gizemli ve sarsıcıdır.. Şiir de nasıl ki çoğunlukla okura teatral tad bırakan olgu onun doğasında varolan şey ise onu en derininde duyumsatmak da odur aslında.. Burda yüzleşme bir çeşit aşk ve asalettir.. Aşk da asalet ister..Gülümseyişinde turuncu güzellikler biriktirenim,aşk asalet ister!!)... ..... Oscar Wilde’nin çiçekli sözcüklerini bir çocuk şenliğince tek nefeste söylemek var şimdi.. Bilemiyorum,bazı sırlar lüks müdür artık? Bir sırrım vardı benim bugece söylemek istediğim.. Fırtına dinsin önce..Aylak bir şiir takılsın ayaklarımıza.. Güneş çiçekleri doğsun..İnsan,hiçlik denen kavramı söküp atsın bağrından..Uçurtmalar gökleri paylaşsın.. Bir şarkıya sürçsün dilimiz önce.. Lee Dewyze Blackbird song-Lıke I Do Acoustic.. Orman diyor ki Limana;Gel dalı olalım ağacımıza.. Düşenler,düşmeyenler tanık olsun.. O Wilde’nin sevgi pıtırcığı gibi geceye söylenmeyi bekleyen sırlarımızdan tanıyalım bir birimizi.. Geceye bir ferahlık,bir çimen kokusu düşüyor .. Beni sırılsıklam ıslatan yıldızlar bir gerçeği anımsatırcasına içtenlikle gülümsüyor.. Beni hiç düş kırıklığına uğratmamış geceye minnettarım.. ’Yazmak,sessizliğe karşı mücadele etmektir’diyor V Kahraman.. Sım sıkı sarılıyorum sözcüklerine fakat hislerimiz,düşüncelerimiz, kendimiz belirlediğimiz yazgımızın hangisi ne zaman yaralar,hangisi daha çok acıtır bilemiyorum.. Yanılgılarımız için kimimiz kararlarını sorgular,kimimiz başkalarını yargılar, kimimiz doğrudan yazgısını suçlar.. Kaydesi bozuk bir çağda yaşamak imgesi varoluş gerçeğine çarpıyor.. Bütün bunlara rağmen bugece öylesine egzortik,öylesine kırılgan kısmındayım ki hayatın..Arıların birinden diğerine taşıdığı polenlerde açan Cumartesiçiçeği gibiyim.. Gökyüzünün tüm sevecenliğine sabitliyorum Cumartesi’yi.. Say ki bir Cumartesi dardan rahata erecek gönlümüz.. İnanıyorum ki birgün insan denen hazin şey kulaklarını iyi müziğe,gözlerini estetiğe,zihnini bilime,yüreğini aşkınlığa açacak.. Zaman,tarihin akış yönüne aykırı mı ilerliyor,yoksa kendi gerçek renklerimize dönüşümüzün bir devinimsel süreci mi olup biten?.. Beni bu kentin dizleri dibinde sabitle ey hayat! Hero’ya varmak isteyen Leandros gibi film bitmeden yasak sularda ıslanıp manifestosunu yazayım adanmış sevdaların.. Bazı sözleri aynanın karşısında göremediğin kendine baka baka yazarsın.. Bazı sözleri sırtını harflere dayanarak yazarsın,yazdığın bunu bilmez,görmez. Sen yinede iki kişilik heyecanlanırsın..İki kişilk sevinir,tek başına hüzünlenirsin.. Zaman bitmek bilmez taş ağrısı olur yürekte,yinede el değmemiş bahçeler, henüz gidilmemiş şehirler biriktirirsin düşlerin de.. Her sabah göğe bakıp duyamayacak olanın adıyla günaydınlarsın günü.. Gece oldumu yıldızların başından aşağı dökersin ’.... .......m’ dehşet sözcüklerini.. Harfler birbirine karışır ama sen karışamazsın bir türlü özsuyuna.. Tutar bir filmin kalıbına dökersin içindekilerini.. Beş duyunlar sev sen yine de her şiiri.. İklimini çağıran düş’e sessizce ve koşulsuzca uzanmak.. Gecenin ileri bir saatinde,elinde hayatın olağan yazgısıyla. Bu gece bütün ikincil karakterlerin yazgısı değişecek.. Röportajlarda vesikalık fotoğraf arayacak çok tirajlı gazeteler.. Kibrit çöpünün sigaraya intiharını anlamak için cinnet manşetleri atacaklar.. Bir müzik açıyorum şimdi..ilk şarkı senin için..Yağmur altında kendinden çık’.. Ömrümüze bir yaz gecesinin bütün yıldızlarını koysak,bir cumartesinin kollarından kuşbakışı seyretsek herşeyi,en sade halimizle yürüsek, yürüsek,yürüsek,yan yana gelir mi iki heceden kopmuş bir isim?.. (Fotoğrafsın diye mi hiç çıkmıyor sesin?.. Öylesine bakıyorsun ki gözlerimin içine, şimdiye dair söylenmedik tek bir itirafım kalmıyor aramızda) 4-30 Nisan Cumartesi 16..
Hafif yağmurlu bir akşamüstü
bir gülüş aralığı ıslanıyorum Islak ıslak kokuyor toprak aylak bir şiir takılıyor ayaklarıma geceye bir ferahlık bir umut düşüyor durmadan aynı şarkıya dilim sürçüyor gökkuşağının yedi rengi dolanıyor tepemde sendeki mavi bendeki telaş yani öyle ki, duramıyorum içimin üstünde yapraklardan şıp şıp damlayan sular parke taşları arasından sızarak geceye gün sürüyor gözlerde bin umut yürek delice atıyor hala seni düşünüyorum aşık olan,mücadele eden,güneşi kucaklayan yurtsuz rüzgarlarla savrulan bir ıslığın izini sürüyorum ister istemez büyeyen çocuk oluyorum seni düşünürken bir çiçeğin tomurcuklandığını görmek duygusu sarıyor her yanımı ip ince bir rüzgar eğilip yenilgimden öpüyor üstelik saçları arkadan bağlanmış kirli sakallı kaşı kara gözü kara yeni yetme bir yenilgi seni kalbimden çıkarsam ’dünyanın canı ışıksız kalır’ ya hani şimdi sana bir şey desem okusan,düşünsen ve cevap versen hayatın en şifreli yanından olur mu? ’nerdesin bunca zaman’? -İçimde teatral düşlerimin tatlı bir intiharı gibi herşey Kabına sığmaz kelimeler cümlelerde umut hala bir mavi gök umut hala bir inat mavi- |
umut hala bir inat mavi-'
ne yana dönsem mavi bir leke
ne yana baksam bir gül fırtınası
masmavi bir aydınlıkta
doğan güneşimizi kapatmasınlar yeter ki
aslında ...
şiirdi
en güzelinden
saygımla
.