Doksandokuz
ayetinden içmiş şiirlerde çarpılıyor elim ayağım
duygularım taş döküyor harflerden sökülerek kur’an üzerinden mürekkebini dolduran kalemler kendisine şairlik süsü veriyor arsızlık kuyusunda d o k s a n d o k u z defa düşündürüyor bu beni d o k s a n d o k u z’a bölüyorum içerde kendimi ben ki allahsız bir aşktan yaka paça sıyrılmışım d o k s a n d o k u z defa illallah demişim sabırla meryem’in hatırını hiçe sayarak isa’nın ismiyle büyüyen bütün çocukları çarmıha gerecek kadar dinsizleşmişken iman edenler benim bu hengâmede kendime yer bulabilmem hayalden öte bir hikâyeydi bir keresinde iblis’i mektup okurken gördüm ilk satırında tutuşturmuştu halimi hatırımı adımın geçtiği harflerin canına okuyordu gözleri ateş kızılı öfke kümesiydi yoksun bırakılmış satırlarda kaybolmakmış sevgi kuşların omurgasıyla inşa edilen köprünün üzerinden adi adımların telaşıydı. yalnızlığa giden bu ayrılık adını sayamadığım kaç kâtip geçmişti buradan hepsinin hamurunda haham’lık vardı! kuyulardan su yerine yusuf’un namlı güzelliğini çıkarta çıkarta bitiremediler züleyha’nın ihtişamlı ihtirasını biraz “bed” sürdüler “dua”ların ucuna yine de baş edemediler aşk’ın öteki yüzüyle oysa kör olan yakup’un bakışlarıydı köhnemiş bir uykunun dağınıklığında d o k s a n d o k u z defadır g’ördüğüm rüyanın tabiri aynı -varla yok arası bir nefesin içinde saklıyım…- Cömert Yılmaz |
Tebriklerim yürekten.
Saygılarımla.