sıristanbul gibi bakma öyle n’olur aşkım dünya hâli bu n’olur n’olmaz... çok uzaklaşma. yaşlı gözlerim telaşlı ve içimden gemiler kalkıp gidiyor duyuyor musun yoksa yorgunsun da uyuyor musun nesini aşkım… nesini biliyorsun ruhum beyoğlu’nun hoş bir arka sokağında loş oda. o da var orada. şu da var. bu da. sakın beni istanbul’un gamzeleriyle baştan çıkarma. aşkım. aşklaşma sakın şehir gibi. seni ne zor buldum ben ne bor bir zül’düm kendime. ahh!... tek umduğum avuçlarının içi şimdi şimdi tek niyetim orada dua geciktiğim bir tanrı var madem böyle bir kul da yârmış şimdi kalkıp da ege’me istanbul gibi akma. bak içimde bir kadın – silahsızdır ve ihtilal hazırlığı yapar bir kız çocuğu - ilahsız… tozlu bez bebeklerini arar hâlâ bir baba var içimde aşkım içimde bir baba’m var - allah’sız! mevsimi gelsin gelmesin koparır. doymaz. yazlık dallarımdan bir kiraz daha. ve ben inatla düne rağmen inatla ben ömrüme rağmen inatla ömrümün dikenlerine dala diken dik’en ellere tene kan ekenlere inatla valla... inan ki aşk’ım. biraz daha sussan/ o koskoca istanbul aşkım ne dersin... yedi tepe birden kalkar mı şaha? JD |
Siz... ihtilali zaten şiirlerinizle yapıyorsunuz...
Hayranlık uyandıran ifadelerle...
USTALIĞINIZA ve SANATINIZA
SAYGIM SEVGİM HER DAİM