Kum Mutluluğu
şimdi gözlerin pencerem
geceden yansıyan ışığın ilerisi veya bir ağacın gölgesiyle karışmış eski unutkanlığım dolaşıp dururuz karşı kıyıda sıcak günlerin rehaveti kum mutluluğu ve taşlar gülümsüyordu rahatlık verirken bütün sesleri yerli yerine koyup huzur içinde uyumak için inanmayı bekliyordum yalanlarına bütün gece böyle geçti soğuk ateşler altında denizi sayıklayan hurafelerim varlığın mı geçek üstü sensizliğim kim olduğunu bilmeden katmak seni sonsuza gezegenlerin hisleri ve yıldızlar oval taşların beyaz sırtında tanrı var demekten başka huzur yok dalgalar sessizce sürdü ok yemiş kanatlarını avuturken yavru düştüğü yerde beyaza batan bütün aydınlıkları çok seviyordum öpülerek ölmenin göz yaşları artık bana söylediğiniz her şeyden haberim var kokulu karlı bir yalnızlığın kuyusu ve ölüme meraklı sardunyalar. |