sevgi hep aynı tonda eserdi.keşke yüreğimiz hep sevgi ile yoğrulabilseydi. acıyı içimizde taşırken öfkemizi kusmasaydık öfkemizi kusarken de pişman olmasaydık. hep ayni çizgide ve hep aynı kıyıda, hep aynı ılıklığı hissedebilseydik diyorum ama öfkelenirken dönüp dolaştığımız ve geldiğimiz tek sığınak sevgiydi yine de. çünkü sevgi dalgalanmayı ve hoyratça esen bir öfkeyi kabul etmiyordu. Ne olursa olsun yürekli bir bağlılık istiyordu sevgi içimizin dinginliğiydi. aynı minvalde yürüyen ayaklarımızdı. koşarken hep aynı çığlığı atardık çünkü biz kalbimiz hep aynı ritimdeydi ağzımızdan dökülen şarkılar söylediğimiz sözler, istediğimiz şeyler hep aynıydı. aynı paralelde beslenen sevgi yumağıydık aramızda güney ya da kuzey diye bir yön yoktu yüzümüz nereye baksa hep aynı yönü görüyordu yüzümüz nereye baksa sevginin ıpılık tonunu hissediyordu. çünkü sevgi buydu öfkeyi kabul etmiyordu. şimdi ideal bir tanımın keşkelerini yaşarken yüzümüzün bir yarısı bahar, diğer yarısı kış. kışı yaşayınca keşke bahar kalsak diyoruz baharı yaşasak nedense kış oluyoruz. oysa sevgi hep aynı durakta sabır ve sebatla dolu bir bekleyişti. 3 ağustos. |
anlamamakta hep ısrar ediyoruz...
asıl zafer yūreklerde kazanılırdı, silahı ise sevgiydi.