Gecenin gürültüsü karanlık,
patlamak üzere olan katillerin
yollara döşedikleri mayınların içinde bu gürültü var.
ve bu gürültünün kapkaranlık pekiştireç sıfatlarında
tehditler sulu sepken yağan yağmurlar gibi hiç kimseyi ıslatmıyor,
sanki değdikçe kanatıyor
ve sonra bir ceset gibi kupkuru kaldırımların
parke döşemeli pisliğinin tam ortasına uzatıyor.
yani öldürüyor.


Öldürmeyi kafasına koyan bir tanrının
mesaj kutusunda bilinmedik parayonak kumpaslar
Kim düşecek,kim vurulacak,hangi otobüs devrilip
Kadınlarla birlikte çocuklar ölecek ,
Ve ölümün pandora kutusunda
garip bir karanlık suret
Yoklama çekiyor her tarafa
Bunun içinde sevgi var mı
Mumma.



Sıkıntının tam ortasındayım sanki şimdi
tanrı vururken acıma duygusunu yitiriyor mu?
Sevgiden yoksun mu kalıyor?
Sevgiyi anlamak istemiyor mu?
Kafam karmakarışık
Gecenin mesajları
Pandoranın kutusu derken
Sevginin hiç olduğu ve piç kaldığı
Bir yeryüzünün bilinmedik
ölüm hikayeleri ile karşı karşıyayız.


ne idrak alır bunu ne de akıl
mantığın bittiği yerde de
bu senaryolar başlıyor ne yazık ki.
Yani Karanlık ve soğuk tetiklerin içinde
Ateş alan bir ölüm saklanır
Yere serilenler
İnsanlar..
İnsanlık..


Cinayettin sahibi kim
Kanımca tanrı.
Peki bu gece kim ölecek
Eminim bunun hesabını da
şimdiden yapıyorsun..

20 temmuz..