Ben şimdi sevgilim yani tam şu anda şurasında kaburgamın kıpırdanan cümle karıncanın hatrına eğilerek anıların önünde şefkat ve hürmetle:
Zihnimdeki eprimiş boşluğa zarif ve kırılgan ve her dâim muştulu yeni bir sen ekliyorum; dağılıyor dağ başlarımdaki pus azalıyor parmak uçlarımın küfü...
Hayal bu ya sevgilim; sevgimi bir turlü içselleştiremediğin için dışımdan bolca kahkaha savuruyorum yüzüne -asla vuramam seni arkadan zîrâ- alıp gözlerimdeki incinmiş denizleri alnındaki o inat damarına surüyorum soğusun diye cânım intikam yemeğin...
Sana ben hic bozulmamış bizzat birinci elden ta kendimden tedârik ettiğim mis gibi yalnızlığımı sunuyorum. -ellerimde kuruyup kalmış güller ve dizlerimde tükenen dermânım şahittir buna- şimdi lütfen hiç olmazsa bir sefer indirip râkımı yüksek gururunu ayaklarının dibine uzat esmer ve alıngan parmaklarını dokun; aşkından nasibini alamadan kavrulmus tenime; bak gör nasıl kanatlanacak yeryüzü o zaman; kuşlara yıllanmış borcumuz var sevgilim...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ağzım Güvercin şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ağzım Güvercin şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"şimdi lütfen hiç olmazsa bir sefer indirip râkımı yüksek gururunu ayaklarının dibine uzat esmer ve alıngan parmaklarını dokun; aşkından nasibini alamadan kavrulmus tenime; bak gör nasıl kanatlanacak yeryüzü o zaman; kuşlara yıllanmış borcumuz var sevgilim..."
şiir duygu yüklü çok güzel...ama ben finale bittim... tebrikler şairem sevgimle hep...
Şimdi bütün saygınlığıyla aşk’ın, yalnızlığın ve kıyamet gülcelerine yeminle, eğilerek bütün hürmetiyle göz bebeklerine;
Şimdi, düşüncenin ve zihinsel boşluğu bir kenara bırakmalıyız, şayet biz her zaman kalbimizi dinler ve ona diz çökeriz. Parmaklarımızın küfü bu yüzdendir ve bundan sebeptir ki biz, her hasat zamanı yüreğimize yeni bir –sen ekeriz. Dağ, ova, bağ, bahçe, bostan.. yeşil gözlü –zarif ve kırılgan bir kelimedir , güvercin.
Bütün denizleri götürmeliyiz bu maviler bizi boğar.
Bak, garanti belgesi bile duruyor yalnızlığımızın, ilk günkü gibi, jelatin kokuyor sanki hala, kalbi.
Bütün güller kuruyacaktır, ellerimizde ve bazen de kitaplığımızın içinde unuttuğumuz eski bir defterin içinde. Şimdi dokun, gittiğin gün bakmadığın göz bebeklerimin içine; bak gör nasıl kanayacak diş etlerim o zaman: sana kal diyemedim diye.