CEVİZ AĞACIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Aslında mutlu olduğumuz yere aittir ruhumuz
Kahrından mustaribim dünya Hoşuma gitmiyor bu sükutun Sesimi kısıldı kuşların Yoksa dal mı bulamadılar konacak Denizi kim öldürdü, Yel esmiyor yaprak kıpırdamıyor ufkunda Gün desen yüz çevirmiş geceden Ezan vakti uluyan karabaş ta yok ortalıkta Velhasılı dikiş tutmuyor merhemin ölgün dünya... Artık toplayıp iki pılı pırtıyı Bende babamın evine gidiyorum Hani şu mutluluğun arşa değdiği müstakil haneye Kapıp koyvermek gamı kederi Bir günde olsa unutmak istiyorum ezeli ebedi İşte geldim... Gölgesinde bahtiyar olduğum heybetli ceviz Sırt ver seyyah böceklere yol olmuş gövdenle Dibindeki kilime boylu boyunca uzanayım... Dilimin ucuna çocukluk türkülerimi dolayıp Kulağımda kuşların didişme sesleriyle Burnumun ucunda vızıldayan sineği kovalayayım Semaveri yakayım çalı çırpıyla Keklik kanı içeyim, deminde burcu burcu memleket kokan Sonra uyuyayım uzun uzun Annemin sesi uyandırsın rüyalarımdan Kapı önüne dizili ayakkabılardan babamın geldiğini bileyim Bağdaş kurayım yer sofrasına Çala kaşık doyurayım ruhumu huzurla... Yılların yorgunluğunu uyutayım Yün yastık, Sabun kokulu çarşaflarda ... İşte böyle dünya Ne çok döndün başımı döndürmeden Avuçlarımda biriktirmeden günleri savurdun oradan oraya Yalpalayan topal karınca misali Bir arpa boyu yol alamadım senin yüzünden Hadi sen şimdi yörüngende debelen Bende özlemlerimin düşünü kurayım Ya senin Tadın tuzun eskilerde kalmış Yada benim... Dilek USTA |