Eflatun Mavisi
I.
Ben mi kaybederim Çocukluğumu ve çiçekleri Rasyonel sayılarla inatlaşıyor kilise görevlileri Unutulmuş gibiyim yaz akşamında Mektupsuz geçen ikinci baharım Suni rüzgarlarla yaşayamıyorum Ve bir çinko düşse yeryüzüne Ben, kalbimi kaybederim yalnız. Fakat kalbim! Orada görmüştüm seni Bir gökyüzü gözlerinde Bir gökyüzü ellerinde Sokak adamlarında kalmış düşlerim Begonyaları da yakıştırmıyorum artık Biraz ölmek geliyor içimden. Darağacında hayallerim baki kalsın Gece lambası gülüşünü yastığıma iliştir Uzun uykulara kızıyorum çoğu zaman Uzun uykularda seni çok özlüyorum II. Eskiden saçlarını saklardım ellerimde Sonra bir gidişin vardı ansiklopedilere konu olan Kalınca sevişmeler Kalınca ölümler Bir adam donuktu öylece Kadınlar ve orospular geçiyordu yatsı vaktinde Kilise çıkışı olağan bir günahsızın evi Güneşin karanlık yüzü, Akşam Sefası bitkisi Seslenişimi başlatan zaman Geri dönsün, dönüşsün, bükülsün Sahil kenarında unutulsun kuşlar Deniz bana ne yakın ne uzak Artık hiçbir sensizliği anlamlandıramıyorum İki sokak ötedeydi, Nasıl anlatsam Güzel boylu sevişmeler, Nietzscheler Bugün sen yoksun ve ben su üstünde nefessizim. Böyle bir ölmekti sanırım sensizlik III. Bugün çok ağladım Annem başımı okşadı Belediye yıktı kerpiçten düşlerimi Ağladım çünkü seni annem kadar sevebilirdim Fakat felsefi düşünceler yasak ülkemde Güneydoğu-İstanbul karayolu İşin içinden çıkartamadığım düzinelerce bulut Onlar ki biraz ölmüş bulundular Ben de ölmüş bulundum Buraya kadar annem seni sevebilirdi Fakat kimsesiz bir çocuk suçluydu ülkemde Ne diyordum? kalbim, evet Bir ritmi sevmiş gibiydi Sabah yatağımdan kaldıran melodiydi sesin Belki de seni sana anlatabilirsem Begonyalar anlam kazanır Böylece beni toprakla buluştursunlar Çünkü çok özlüyorum seni manzara resimlerini izlerken Adımı unutup Sert kayalıklarında bir sahilin Seni hatırlamak adına Gizli gizli saçlarını sayıyorum Gökyüzü maviydi Saçlarınsa eflatun mavisi Başka türlü unutamıyorum ölümlerimi. |