34
Yorum
67
Beğeni
0,0
Puan
2206
Okunma

"Var mıdır bir perdesi hüzün denen gecenin
Çekip kurtulur mu insan karanlığın göğsünden
Hangi yoldan gidilir gökkuşağına..?"
Bir vedayı ekiyor gözlerim saksıdaki toprağa
Kanatlanmış dünleri uğurluyor ellerim
Yer kayıyor sanki, düşüyor dibine ayaklarımın
Ters düz oluyor göğün rengi âdeta
Ne kadar uğraşsam dönüşmüyor gri, maviye...
Zamanın kuytusunda gizil eller vardır hep
Uzandıkça çoğalır cesaretin dişleri
Sıyrılır yorgun kabuğu kış uykularının
Gözlerde yangın olur güneşin muştusu
Bir kızıl gonca gelip oturur yanaklarına
Ne kadar kıymık varsa çekiverir içinden
Çocuk düşleri giyinir bazen dilimiz
Dudaklarımızda bahar ayazı
Ne güzeldir yaşamak ağrısı
Kulağımda uğultusu dinmeyen başıboşluk
Ve bir nisan serinliği uyluklarımda duyduğum
Koştukça çoğalıp derinleşen...
Gidenler diyorum... Hiç gitmemiş gibiler çokluk
Ömürde telâş, yürekte bozgun gibiler
Bitmeyen bir saklambaçtayım ben;
Arar ellerim, gözlerim; uçuşur tenhâlarda saçlarım
Gün biter, akşam olur, bir burukluk oturur
Ortasına ateş düşmüşçesine odamın
Yanık, kavruk, kimsesiz bir "sobe" kalır geriye...
Kadife bir şenliktir çocukluk düşlerim,
Ve ben her bahar;
Bacaklarıma dolanan salıncaktan düşerim...
Özlem TARHAN
Nisan/2015