SIRAT
yırtmışken şafağımızı bunca kâhin
tükenmez renktik gizlenmiş kainata şiir gibi doğarken sancılı her birimiz onca suça nedenli nedensiz içimizi dolduran şeytana sitem mi güneşle kesilen her kurban doğan kıyametle kopacaksa eğilen boynu kölenin kirlidir cellattın ellerini tutuşturan ferman ki neşter ağzıyla çizilmiştir her hayat kanatlandıkça özgürlüğe kudurur kasıklarına abanmış yedi başlı ejderha derlerse de inanma sancılı doğmadı bir çok mutluluk sunuldu altın tepside saadet onun bunun çocuğu çatladı ayazla fay hattımız ne adam gibi ideolojilerdi tutunduğumuz ne de ideoloji gibi adamlar kaldığında ruh üryan sallandı gönül geçebilecek miydik sırattan Sude Nur Haylazca |