Hayal-i Leylaben; Mecnun`a düşen kocamış gölge hayal-i Leyla iç sızıma serpilen tuzdan kaç çöl arşınladı hasırlı deniz! yakıcı rüzgarlarla avuç avuç kanarken yazgım bazen, inancıma düştü öfkem gök süzüldü alın çatımda mümin sancılar doğurdu itirafları aynada bulut kaç sır kasırgası savurdu benliğimi incinmişliğim altın gümüşi rüyalar işlerken duyulsa göğsümü vuran figan ağız dolusu küfürler fırlardı çatlatan sabrımdan susup susup ağlamalarım çoğalırken koynunda kim duyacak, sevişsek sevabına! yıkılmış duvarlar üzerinde tel örgü oluk oluk kanasa göğsümüzde aşk desek çığlık misali atılsak uçurumlardan son hazanın son gölgeleri sökerken geceyi çilesini doldurmuş kirpiklerim hece hece sude diviti sivrilten öyküm gamzelerimde nisan busesi kaç cehennemsin içimde ızdırap gölet`inde yüzen kabirse vuslat öyle mazlumum ki; kırıldığım noktada içimdeki kızılı yarıyor Musa! dilim kılıçtan keskin ipten dönüyor imgeler Sude Nur Haylazca |
sanavberi tarafından 3/26/2010 5:54:41 PM zamanında düzenlenmiştir.