6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1561
Okunma
yaşamadan
ve hissetmeden
hiç bir şiire soyunmaz kalem
.............................................
mor bir gecede efsunlanır düşlerim
kelebeğin ateşle dansı gibidir
sana çarparken bu yürek nefes nefes
tenimin hiç bir yerinde kalmamış o kokun
ellerim tutsak yine ellerinin bitmeyen hasretine
ve dudaklarımda arazlı yanık bir türkü dolanır
sessizce düşer nemrutun eteklerine
ey gönlümü kedere bulayan gönül sultanım
şimdi kırlangıçlar göç eder gönül mabetimden
ki su şahlanır yatağından gök kubbe küser bana
kızıl bir şafak vakti ölüm değerken tenime
dirhem dirhem azalır gider ömrüm bilirim
söyle içimin yangınlarına okyanuslar neyler
ki ben gözlerinde zamansız pusulandım
bilirim ki...bir daha
zulf-ü yare bir daha dokunmaz bu eller
ve ben şimdi
hercai bir yürek taşır oldum sensiz günlerimde
ruhum düşerken kimliksiz gölgelerin peşine
ve sen gelme görme ve hatta dokunma
içimde yaşayan o eşsiz senlerime
ama sen yine de gitme
rüzgarları peşine kederi içime atma sessizce
cerağınla tutuşan şu ömrüm bir yangın yeri
ne olur...
arz-u endam ederek sevdama dudak bükme
şimdi ben...
ömür denilen bu yolun sonuna geldim
sen yoksan
ne fark eder başa dönmek
Hasan İpek
onyedi mart ikibin onbeş
5.0
100% (5)