adın sadece kadınkutlanacak ne var diyor içimde fısıltıyla bir ses öldürülen kadınlar toplayıp gitti seslerini kara toprağın altında çıt bile çıkmaz artık seslerini bıraktılar kırılan kolda, moraran gözde kanla çizdiler alınlarına kadınca isyanlarını bu arsız zamana yazık yakalandılar beyinde çınlayan yumruk sağlı sollu yanan yıldızlar kadını yere savuran cahil kol devrilmekle yıkılmaz kadın güçsüzlerin işidir söz dururken edepte hayasızca atlamak sözün üstünden erk’ek güce sarılmak unutmak ne işe yaradığını dilin bir gün mü var kutlanacak olsa olsa bir uyanış günüdür karartılmış günlerden ak yüzünü açıp ayca durarak çıkarak zift gecelerin uyruğundan yıllar geçse de bir türlü yumurta kabuğunu delemeyen civcivler kapalı perdeler ardındaki saksı çiçekleri nasıl merhaba diyecekler güneşe seslerini duyuracaklar pankartlarda okunacak adları bir gün olsun sesim iletilecek o boğazımda yumrulanmış kolay kolay çıkmayacak hıçkırık çiçek ağıdı toprağa akıtacak gözyaşını çıksın diye kök salarak bu tohum kör gözlere ibretlik, mor menekşe anlamayan gözde makyaj sanacak seyirci çok sanki seyirlik oyun yardıma gelen yok tencere tıngırtısı derdiyok sokağında adın sadece kadın erkek polis anlamaz kocandır sonunda, döver de sever de ayrılırsan gelir pencerene ağza alınmayacak küfürlerle filmdir oynanan duvar diplerinde kimse dönüp bakmaz ölüp gitsen 07. 03. 2015 / Nazik Gülünay |