Ah kadınımruhu sırça saraylarda yaşar örer kozasını ipek böceği örneğin topraktan sertleşse de elleri atılmış pamuklarda dinlenir kalbi sefası aklındandır on parmağında on hüner anlaşılmaz öküz yerine koşulur kimi bir düzine çocuk dökülür eteğine fengiredir ellerde, sarılır döndürülür aman verilmez ki ileri geçebilsin yarınında aydınlık bir gün hayal etsin istesin en azından çocukları çektiği yükü çekmesin dolu dolu bir özgürlük türküsü söylesin inlesin dağ taş yürekteki yangıdan rüzgâr eşlik etsin, dallar titresin kendi yazsın alın yazısı denen yazıyı deniz nasıl iz bırakıyorsa kumlarda bir ayak izi de o bıraksın yaşadığınca, bıçak gibi keskin el verilmez ki ileri geçebilsin kolay değildir erkek kotalarını aşmak dev dalgalar devrilir üstüne sakin bir ırmak dökülürken denize iner yüksek tepelerden kopan kayalar gerer ince suyun önünü öyle kocaman eller gerektir bir yol açılsın önünde ah kadınım bari sen görsen seni atsan gözüne perdeledikleri peçeyi ellerinle indirsen gökten yıldızı boynuna taksan parlak kimliğini nasıl ışır inan ki seninle gece gün mutlanır yükselirken üstünden konfetilerini saçar hayat gülümser sen gülünce, güler erkeğin bir bilinse ellerinden büyür dünya insan anlar insandır 06. 03. 2015 / Nazik Gülünay |
SELAMLAR SAYGILAR