Özensiz Düzen
Işıkları söndü şehrimin
Teker teker tüm yıldızları yaktım Ömürleri uzun olsun diye dua ettim Dökülen her şey gibi döküldü zaman Zamandan daha çok dökülen şeyler döküldü elime Daha genç Daha canlıydı az önce Her zerremin patlamış bir şey gibi dağılmasından Parçalarımın bir araya geldiğinde olmayışından Kendi kendime artmaktan Küsuratımdan ve kusurumdan Eksikliğimden, fazlalığımdan hep ürktüm Adıma yaklaşan her adımda aldatıldım Karo taşı gibi dizilen her şeyin düzeni Düzenli soluklar bile Huzuru anlatan şeyleri ararken Mevsimlerin zamanında mevsimliğini yaşatması Kolonyanın limon kokması Tütün kokanını sevmek Aklıma düşenlerin kalbime denk düşmemesi Şüpheyle dokundu Kışın karda kendi elimle camdaki buğuya yaptığım Adam resimleri bile daha çok kaldı yanımda Az yalnızlık çekmedim Sıkıntıdan ölecektim Gecenin üçünde ortalık o kadar sessizken İçimden şıngırtıyla bir şeylerin kopması Etrafımda kimsenin olmaması Nasıl tüketiyordu içimi Sessizlikten korkuyordum gürültülerin arasında Camın buğusu ne çabuk eridi Ellerime bulaşınca elleri Bir daha ölemem sanmıştım Yapışmış gibi bir şey olmuştuk Kopmayacak sandığımız her şeyin ömrü nasıl da kısa Hepsi aldatmaca Gözlerimin camsız çıplak olan buğusu kırıldı Gündüz fark edilmiyor da Gece nasıl parlıyor acılar Küçükken düşünürdüm Ayaklarım prenses gibi inecekti merdivenlerden Tahini severdim Isıtırdı, sıcaktı Sıcaklığın öyle bir şey olmadığını soğuyunca anladım Üşümeyi öğrendim Hayallerimin gidişindeki ayak izlerini seyrettim Hiç kimse kuşu oldum Yanımda oltalar Kıvrak olmadan yürünemiyor sokaklarda Üstüme battaniye yerine az roka Sebzelerin olduğu şehirlere Neden sebze isimleri vermiyorlar Ne bahtsızlık olduğun gibi anılamamak Hep başka bir şey olmak Başka şeylere benzemek, benzetilmek Az daha ölmüş olabilirdik Kırılan gözlerimin camları daha da patlattı balon içindeki Tuzlu suda büyüyen yaşları Ölmedik ama yüreğimiz buruş buruş Şiiri tam ortasında yakacaktım Sonra kenarda kalan kelimelere kızacaktım Öyle ya, beynimde yanıp sönen kırmızı kelimeler var Gece ışıkların sönmesini bekleyen Yıldızları yakan Yapısalcı bir yanım var Belki de hayatımdaki tek düzen Her gece uykumun aynı saatte kaçmasıdır. On Dokuz Ocak İki Bin On Beş 18 00 Nevin Akbulut |
Kutluyorum güçlü kalemi
Yüreğine sağlık
______________________________________________________Saygılar