Saydam
Ağlarken kendi közümü söndürdüğüm
Kendi tuzumu azdırdığım kalabalığım Kafası karışık zamansızlıklarım Herhangi bir renk olmak için, tüm renkleri sevmek gerekti Köre bulanmış dünya için ne zordu Hepsini biraz tanımak Köz olmak için, önce yanmak Yanmadan önce pişmek Dört mevsimden hiç biri Bu melodiye sığamadı Kendi ellerinle kendimi yok eden suret bürünmemiş henüz Varlığının yok olma sebebim olması Uyuşması bunların Ama uymaması, hiçbir kâğıt üzerinde Aynı geceye yatıp, başka mevsimlerde yakalamak gibi Küçük hesaplar bunlar Varlığının yok olma nedenim olması Her şey sıradanken Biz sıralamasını bozduk bu hikâyenin Can sıkan şiirlerim oldu benim Ellerimi hiç kafamın üzerindeki uçuşan sevinçlere kadar uzatamadım Denk gelmedi o mutluluklar Ya da geldiğinde artık mutluluğunu yitirmişlerdi Gelip, geçici, anlık mutluluklarla yetinemeyenlerdir aslında en hüzünlüsü Düşmedim dediğim yerde İçimdeki her şeyi düşürdüğümü Gözlerimden anladım Yağmur bulutu tepemde Yağmur kuşu Yağmur sonrası toprağı Pembe unuttu rengini, uçtu Can sıkıcı şeyler bunlar Sigaraya başlama nedenidir Yıkılan hayaller Bir hatıra gibi dikilir dumanın gözlerinin önüne O dumanın içine neler sığdırmazsın ki Sigaraya başlama nedenidir, gidenler En çok onların silik hatıralarını barındırırız dumanın içinde Yüzeyde nedensiz ama aslında nasıl da hikâyesi vardır, gökyüzüne ulaşan dumanların İçmek için daha iyi bir neden yoktur Hiç şüphesiz Çıktığım yolların pusulası bozuk Herhangi bir yere varmanın telaşı bıraktı kıpırtısını Tek rahatsızlığım buydu Heyecansız yolculuklarım Durup dururken pencereden gökyüzüne uzanışlarım Bulutlarda arayışım seni Çok mu inandım masallara Henüz yazılmamış bir masaldan düşmüştüm ben Kahramanın yüzünü görememiştim Canım sıkılmıştı Uyanınca her yer berbat görünüyordu Göremediklerime körlüğü duyurmayı isterdim Rüyalara fazla takılmıştım Hayallerimden tanıyordum seni, o kadar Gerçek hayat ya fazlasıyla tanıtıp, bozdu aramızı Ya da tanışmamıza fırsat bile vermedi Üzücü şeyler bunlar Gökkuşağından uzak şehirlerde renkli ışıklara kanıyoruz Hava ılık ve nemli, yapışkan Lüks aydınlatıcılarla gizlenmeye çalışarak Biraz daha yıkanıyoruz yapmacık, süslü kelimelerle Yıkılıyoruz, yaralarımızı birisi göz ucuyla sıyırdığında Görebildiğim tüm renkleri armağan etmek isterdim körlere Siyah bana yeter, ay ışığının aydınlattığı Bulutsu, saydam Somutlaştıramadığım gün gibi gerçekler var tenimi sarmalayan Şeffaflıktan bahsediyorum titreyerek Dilim sürçüyor Neyi doğru yapmak istedimse O yanlışım oluyor Dirliği, düzeni yok yüreğimin Dalgınlıklarımı dağıtmaya çalışıyorum sokaklara Birlik olup, toplanıyorlar Ben en çok ellerini uzaklaştıran şehirlere dargınım Kaybolamıyorum, şehrin merkezindeki sokak lambası gibi gözlerim İlk ışıkta bulunuyorum On Üç Ocak İki Bin On Beş 17 00 Nevin Akbulut |
Kutluyorum kalemi
Yüreğin var olsun
___________________________________________Saygılar selamlar