Telâfi
Telâfin bile özür gerektiriyordu
Telâfisi olmazken bunun Giderken neyimi aldın götürdün de böyle eksiğim Kalbim kırıldı mı? Ondan çok kalem kırıldı Ruhen yaşamayan zamanlardayım Ne yazsam eksik Ne okusam yanlış Solan çiçeklerin ömrünün telafisi yoktur mesela Mevsimler için Geç doğmuş güneşin sabaha faydası yoktur Küçük kız eteklerim döküldü dizlerimden Sonra büyüdü dizlerim, yırtıldıkça Güzel dizeler öğrendim Her birini kutsal bir kitap gibi tekrarladım iyi olmadığım zamanlarda İyi gelir zannettim büyüklerden duyduğum masallar Önüme o kadar kötü hikâyeler çıktı ki İnanamadım, yalan tek gerçekti buralarda Fazla uzağa gidilemezdi bu kadar kırıklarla Ve içinde yanan bir yer varsa, elbet başka yerlere de sıçrardı Mevsimlerini yitirmiş tenim Körden farkım yok Hep aynı türden soğukluğu hisseder mi insan, ölü gibi Değişmiyorum, hiç denemiyorum değişmeyi Başka bir şey hissetmeye mecalim yok Bu konuşan bile kendi sesim değil Ölü birinin elleri Yaşamakla soğuk arasında gidip geldim Geri zamanlarda kalmanın da bir farkı yok ölmekten Hayat üzerine yeni bir şey yüklenemeyecek kadar ağırlaştı Yepyeni bir mevsim gerekli şimdi dirilmek için Yoksa ölü yapraklarımız Zaman geçerken her gün birbirine daha benziyor Daha yapışık, birbirinin devamı İnsanlar gibi Onlar da birbirlerine benziyorlar Herkes aynı şekilde gidiyor Soluksuz tek mevsim Geride bırakamadığımdan Geride kaldım Sana git diyen gerilerde kalan sesimdi Kırıktı, zamansızdı Ellerimi sende unuttuğumdan beri Dokunmayı unuttum Bir daha öğrenemeyeceğimi biliyorum Belki ısınabileceğim başka bir mevsim Benim ağlamam senin gülmelerine denk geldi Aynı anda, aynı şeylere üzülememek de dert değildi Sen başkasıyla gülerken Ben yalnız ağlıyordum Senin beni terk etmelerin kırmadı Beni düşünmen incitti Üstelik derin bile değildi Asıl o en başta bir kere kırıldığımda Sonrakiler için saçma umutlar beslemeseydim Şimdi böyle olmazdı Kendimden çok umutlarımı büyüttüm Seni de fazla büyüttüm gözümde Ne yalan söyleyeyim İkimizin toplamını böldüğümde Bana bir şey kalmazdı İçimdeki çiçekleri gözyaşıyla suladım Biraz da toprağıma ayırdım Kendime kendimden başka ağlayacak göz bulamam biliyorum Solumda hiç kapanmayan bir ah Bir zamanlar İyi olacağıma inanırdım Sonra daha da çoğaldı yaralar Artık onların içinde bile beni bulamazsın Kendimi yok etmede güzel bir zafer elde ettim Bu senin kaybettiğin Eskileri anlatmaktan vazgeçtim Masalları anlamaya çalışıyorum Gerçek yalandan ibaret Sustum onlara Kendime yenilip Seni özlediğim geceler var ya Şimdi hepsi birer kara yas Sen telâfi edemeyeceğin günahlarının peşinde İz sürüyorsun Saçlarımı kestim Gidişine kestiğim biletin ardından Ne zaman bilet görsem korkarım Sinema biletlerinden bile Hepsi ayrılığı çağrıştırıyor Ama hakkını yememek lazım Usluca gittin Sessizce, bir şey demeye lüzum yoktu zaten Desek de fark etmeyecekti Aramadığın için ulaşılamayan bir numarayım ben yalnızca Dahası yok Kendimi yok ederken bile Senin bulabilme ihtimalinin olduğu bir yerdeyim İstemedim, yabancılaştırmak istedim tüm göğsümü kaplayan varlığını Sıcaklığını yok etmek için girdim buzlu sulara Toprağımı düşecek kadar bile bir düş yoksa gözünde Ben tahmin ettiğin toprakta olamayacağım. Yirmi İki Ocak İki Bin On Beş 13 00 Nevin Akbulut |
Hüzün ve ayrılık...
olsa da
şiir muhteşem güzeldi anlatımıyla...
sevgiler canım..