aklımdasın, bir çiçeğin nazlı uykusuna devrilir gibi
özlemek, sıyırır atar içini insanın
çıkardım buluttan elbisemi, yaralarımdan kaç geçti zaman kendimi uğurladım çoğu kez ardımda kalan kapılardan ve seni karşıladım uzun soluklu bir mahkumu, görüş günü karşılar gibi çıban uykular battı, süngüler deşti aklım; yandıkça yeşeren ormandı korkunun atlasında kaybolmuştum bir merhaba kadar gerçekti dokunmak gel acıları üleşelim dedin herkes kendi derdinin kıymetini bilsin yağmur yasaklı sokaklarda ölüyordu durmadan bulutlar susmayı çok konuşanlardan öğrendik ve yattık sol yanı boş odalara bir çiçek değse aklı oynuyordu gecenin simsiyah düşüyorduk zamanın çelmesine ve ne güzeldi kanmak bir parmak bala, yalnızca açlıktan suya terliyordu içimizin çölü ırmaklarımızın paçası kısa kalsa da boyumuza insan dediğin yeryüzü tohumu, eşelediği toprak kadar aklı yok her şeye kafa tutuyor durmadan bunu bir tek ikimiz biliyoruz aramızda kaybolan o mesafeden hiç akmıyor zaman ölümün yüzündeki gevrek gülümseme rahatsız kumumuz geçmiyor eleğinden denizlerin ki denizler öyle dar, rüzgar böylesine yan yatarken koynuna ters çevirmişler içimizi dışımızı kir göstermiyor ruhumuzun kumaşı |