Mutsuzluk Hengamesi
Gözlerinin ışığını bir bıçak kesiyor istemeden
Dul kadınlar ve çocuklar ağlayarak kaçışıyor Arkasına saklanan ne Yatağın gıcırtısına boyun eğen mutluluklar Ne Balkona astığım saksı Yorgunluklar. Ve geceden kalmış çiçek Öfkeyle karışık yalnızlıkla soluyor yaprakları Günümüz hüznüne. Sebepsiz belalar doğuruyoruz Ağrım var pasiflora nerede? Beldemize çakal sürüleri indi Şaşkınlığını gizleyemeyen bulutlar Yalnızca mutluluk seçiyoruz Semt pazarından Kanlar içinde yatan sebzeler Hayatı masaya yatırıyoruz bunca zamandır Arkasında saklanan ne Sonbaharın kışa doğru yönlenişi Küskün kuşların bahtsız ıslıkları Kimse bu yaşamdan öteye geçemiyor. Kaldırım ortasında sokak lambasının hengamesi kaplıyor içimizi Kavuşmaya yeğdir gönlümüz Neden Gereğini belledik! Ölümsüzlük varsa şayet, bunu bilemezsiniz Kanser hastasının sevinci kursağımda düğümleniyor Yastığın başıma bıraktığı ağrı Dağ gölgesi ve batıdan esen rüzgar Savaşın devşirilmemiş acılarını taşıyor sırtında Hüznüm kıtaları aşıyor Milenka Ve sanki ameliyathane kapısında haykırış oluyor adın Bir bilmecenin son evresinde sıkışan harf sancıları Sesimin ince çizgileri İşkencelere maruz kalmış harp malulleri Ansızın içime batan toprak kokusu Geçmiş zamanla verdiğimiz antik savaş Ve yeryüzündeki hüzünleri Bırakıyorum sırtımdan geriye kalanlarını Bu yalnızlık sensizliğe denkse şayet, bunu bilemezsiniz Dehlizlerde yaşıyor kalbim. Gül Yanağımdan içeri batan toplu iğne Ölüm Ki çıkışmayan paramızla aldığımız sevda Ah ellerindeki gül Ölüm. |